BAROMUZ

ZEYTİNLİKLERİMİZİN VE MERALARIMIZIN RANTA VE TALANA AÇILMASINA HAYIR

görüntülenme
13/06/2017

                      BASINA VE KAMUOYUNA

ZEYTİNLİKLERİMİZİN VE MERALARIMIZIN RANTA VE TALANA AÇILMASINA HAYIR

                                12.06.2017

Yıllarca zeytin tarımı desteklendi, zeytinyağı üretimi teşvik edildi. Ama şimdi zeytinliklerimiz  ve meralarımız maden ve enerji sermayedarlarına, inşaat devlerine kurban ediliyor.. 

Zeytinin ana vatanı olan Türkiye, binlerce yıllık bir üretim ve inanç kültürünün de kaynağı olan zeytin ağaçlarının ölüm fermanını da imzalayan ilk ülke olarak tarihe geçmek üzere. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 1 Haziran'da ilgili alt komisyondan geçirilen zeytincilikle ilgili yasa tasarısı bugünlerde Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek. Zeytin üreticilerinin, meslek odamızın, muhalefet partilerinin yazarların, çizerlerin daha önemlisi sektörün görüşünü hiçe sayan tasarı genel kurulda kabul edilip yasalaşırsa, bundan böyle zeytinliklerimiz ranta ve talana açılacaktır.

Dünya genelindeki toplam 900 milyon civarındaki zeytin ağacının 300 milyonu İspanya'da bulunuyor. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya lideri olan İspanya'yı İtalya ve Yunanistan takip ediyor. Türkiye ise 172 milyonluk zeytin ağacı sayısıyla dördüncü sıradadır. Türkiye’nin toplam tarım alanını % 3 ünü zeytinlikler oluşturmaktadır. Tütün ve pamukta uygulanan yanlış politikalarla zeytine yönelim artmış verilen desteklerin etkisiyle de zeytin varlığımız 172.000.000’lara ulaşmıştır. Zeytin iklim seçiciliği en yüksek meyvedir. Eksi 8 derecede donar. Bu nedenle sadece Akdeniz iklim kuşağında yetişir. Yetiştirme alanı bu kadar sınırlı ve yüzlerce yıl ürün verebilen, kutsal, bilge, barış sembolü, sağlık iksiri ölmez ağaç Zeytin ranta kurban edilemez. Dünyada ve Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı tüketimi hızla artarken 500.000 zeytin üreticisi aile işsizler ordusuna katılması kabul edilemez.

Zeytinyağı tüketiminde ilk sırayı AB ülkeleri alırken iken Ülkemizin yıllık zeytinyağı tüketimi 2 litredir. Bu çok düşük bir rakamdır.

Zeytin'in, kutsallığının yanı sıra sağlık açısından da yararlı bir besin ürünüdür. Zeytin de bolca bulunan E vitamini nedeniyle  Kalp ve Kemik sağlığı için, sindirim sistemi için, Diyabette kandaki şeker oranını azaltıcı ve kanseri önleyici özelliği vardır. Türkiye’de her yıl 160 bin kişi kalp-damar hastalıkları nedeniyle ölüyor! Kötü huylu tümör nedeniyle gerçekleşen ölümlerin toplam sayısı 2014 yılında 76 bin 2015 yılında 77 bin,2016 yılında 80.bin kişidir.

Tasarıyla getirilen “Zeytinciliği Koruma Kurulu” 5403 sayılı yasada yer alan toprak koruma kurullarını çağrıştırmaktadır. 2005 Yılında çıkarılan 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Toprak Koruma Kurulu Kararları ile Kama Yararı kavramının arkasına sığınarak 7.500.000 da tarım alanı tarım dışına çıkarılmıştır. Bu alan yaklaşık olarak tüm zeytin alanlarımızın ( 8.369.346 da) alanına eşittir. Bu, durumun vahametini ortaya koymaktadır.

Tehdit altında olan sadece Zeytinciliğimiz mi? Tabi ki hayır. Tasarıyla meralarımızda tehdit altında. Tasarının 30.maddesi ile 4342 sayılı Mera Kanunu‘nun 14. maddesinin birinci fıkrasına (i) bendi eklenmektedir. Bu değişiklikle, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının talebi ile OSB‘ler, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile yerleşim yerleri içinde bulanan sanayi siteleri ve münferit işletmelerin yerleşim yeri dışına çıkarılması için, meralarda tahsis amacı değişikliği yapılır hükmü getirilmektedir. Ayrıca bu kapsamda tahsis amacı değiştirilen meralar için ödenmesi gereken 20 yıllık ot bedeline de muafiyet getirilmektedir. Meralara ilişkin yapılan bu değişiklikler, son yıllarda krizden bir türlü çıkamayan hayvancılığımız için büyük bir tehdittir.

 

Yasa kabul edilip yürürlüğe girerse binlerce zeytin ağacı kesilme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Zaten bu yasanın amacı, sermayeye peşkeş ve zeytin üretimi ile meraların bitirilmesi amaçlanmaktadır.

Ülkemizde sanayi yatırımları elbette olmalıdır. Ancak bunu yaparken doğaya saygılı olmalı ve sürdürülebilirliğe önem verilmelidir. Aksi takdirde yapılan yanlışların bedellerini çocuklarımız ve gelecek nesiller doğa felaketleri ile acı bir şekilde ödemek zorunda kalacaklardır.

Bu yasa tasarısı geçerse hiç şüphesiz en büyük kazancı uluslararası gıda ve tarım tekelleri ile kazanacak.

Parlamentoda görev yapan tüm milletvekillerimizi ve kamuoyunu zeytinimiz- meralarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Biz aşağıda imzası olan dost örgütler olarak, üreticilerimiz tüketicilerimiz ve tüm halkımızla birlikte zeytinimize, meralarımıza yaşama sahip çımaya devam edeceğiz.

Diğer Haberler