YENİ YAYINLANAN KHK İLE BAKANLAR KURULU’NUN YETKİLERİ CUMHURBAŞKANI’NA DEVREDİLDİ
BARO BAŞKANI AV. VELİ KÜÇÜK; "ÜLKEMİZİN AYDINLIK GELECEĞİ İÇİN DEMOKRATİK SİYASİ İŞLEYİŞ SAĞLANMALIDIR"
04.07.2018
74 maddelik 477 Sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yeni KHK ile Bakanlar Kurulu'nun yetkileri Cumhurbaşkanı'na devredildi.
Yeni KHK ile 1924 yılından 1960 yılına kadar çıkarılmış bazı kanunlarda yer alan 'İcra Vekilleri Heyeti' ibaresi ile 1963-2017 yılları arasındaki bazı kanunlarda geçen 'Bakanlar Kurulu' ve 'Başbakanlık' ibareleri, 'Cumhurbaşkanı' ve 'Cumhurbaşkanlığınca' olarak değiştirildi.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda kabul edilen cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili düzenlemeleri de içeren KHK, Cumhurbaşkanı'nın ant içerek göreve başladığı 9 Temmuz günü yürürlüğe girecek.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, yazılı açıklamasında, yayımlanarak yürürlüğe giren son KHK’larla ilgili değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhurbaşkanı bakanları, üst yargının birçok üyesini, üst düzey çok sayıda bürokratı ve sayısı yasal düzenlemelerde belirtilmeyen cumhurbaşkanı yardımcı ya da yardımcılarını atama yetkisine sahip olacak.
Bütçeyi hazırlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderme yetkisi de cumhurbaşkanına geçecek. TBMM’nin, cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan bütçe tasarısını reddetmesi halinde ise bir önceki yılın bütçesi yürürlükte kalmayı sürdürecek.
Çeltik ekimi , yurt dışına öğrenci gönderme , radiyom tedavi , tapu işleri gibi bir çok özel uzmanlık isteyen konular ile alakalı durumlarda da yetkili Cumhurbaşkanı olacak.
Evet ülkemiz adına 24 Haziran günü büyük bir virajdan geçtik. Katılım oranı çok yüksek önemli bir demokrasi şöleni oldu.
Ancak!
OHAL koşullarında yapılan seçimler katılımcı ve özgür demokratik yöntemlere aykırıydı.
Anayasa fiilen askıya alınmış, meclis devre dışı bırakılmış, güzel ülkemiz KHK'lar ile yönetiliyor iken, tek hukuk OHAL iken, gazeteciler, milletvekilleri, akademisyenler hala hapiste tutulurken, İnsan hakları ihlalleri her geçen gün artarken,
Türkiye’nin şeffaf, denetlenebilir, demokratik bir hukuk sistemine dönüşmeden, AB ile ilişkilerini düzeltmeden, ekonomide yeni kaynaklar yaratmadan, dövizin, enflasyonun ve faizin ateşini düşürmeden bu politikalarla sağlıklı yönetilemeyeceğini düşünüyorum.
Anayasamızda “Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurudur” demesine karşısın bu durum malesef tek adamın eline geçti.
Ülkemizin yeni yönetim sistemi içerisinde Cumhurbaşkanı'na bu kadar fazla yetki verilmişken; 600 milletvekilli ve onlar için harcanan bütçe de çok fazladır. Elbette parlamento önemlidir, ancak; işlevi olmayan bir parlamentoya dönüşmüştür. Yani Türkiye’nin “ortak aklı” devredışı bırakılmıştır. Bu güzel ülkemiz adına büyük ve ciddi risktir.
Ülkemiz için en güzel fikir, demokrasi, hukuk devleti, şeffaf ve insan odaklı bir yönetim anlayışıdır. Beklentimiz ve isteğimiz Cumhurbaşkanının, siyasi iktidarın ülkemizde yaşayan tüm insanları kapsayan, kucaklayan bir bakış açısı ortaya koyarak, farklı sesleri ve muhalif düşünceleri zenginlik görerek, toplumun tüm katmanlarını devlet ile barıştırarak, ülkemizin aydınlık geleceğinin önünü açmasıdır.
Kamuoyuna saygıyla sunarım " dedi.