BAROMUZ

yalnızca basın özgürlüğüne saldırı değil,

görüntülenme
25/01/2016

Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Uğur Mumcu'nun katledilişinin yıldönümünde yazılı açıklamada bulundu. Uğur Mumcu cinayeti yalnızca bir gazetecinin öldürülmesi, yalnızca basın özgürlüğüne saldırı değil, Türkiye'yi ateşe atan olaylar zincirinin de başlangıcıydı. Bugüne çok izler bıraktı. Değerli gazeteci-yazar Uğur Mumcu 23 yıl önce bugün, yani 24 Ocak 1993'te öldürüldü. Ülkemizde araştırmacı gazeteciliğin simgesi Uğur Mumcu; eğilmeyen, bükülmeyen kalemiyle her zaman onurlu yaşamın savaşımını verdi. Bugün Uğur Mumcu yaşasaydı özellikle 1990'lı yıllarda üst üste gazeteci öldürmeleri ve siyasi cinayetlerle ortaya çıkan faili meçhuller üzerinde mutlaka kafa yorar, bütün enerjisini toplar ve dosyalara ulaşır, tozlu raflarından onları indirir ve mutlaka okurlarıyla buluşturmaya çalışırdı. O dönemde bu yana hâlâ hiçbir siyasi cinayetin ama özellikle gazeteci cinayetlerinin arkasındaki azmettiriciler ortaya çıkarılamadı.  Ardından çok şey yazıldı, söylendi, ama cinayet hâlâ tamamıyla aydınlatılmış değil. Emri verenlerin de kim olduğunun saptanmamasın üzücü ve düşündürücüdür.. Uğur Mumcu'nun suikaste kurban gittiği dönemde İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar'ın "tuğla çekilirse duvar yıkılır" sözü hâlâ hafızalarda. O dönem Ağar'ın takındığı tavır neyse, bugün siyasi iktidarının "çetelerle mücadele" politikası onun aynısı. En yakın örneği Hrant Dink davası. Bu dosyada sorumluluğu bulunan polis ve istihbarat yetkilileri için soruşturma izni verilmedi. Yeniden gündeme gelen Muhsin Yazıcıoğlu dosyasında da iktidarın, sorumlu polisler hakkında yine soruşturma izni vermediğini öğreniyoruz. Bu kabul edilebilecek bir yöntem değildir.   Geriye dönüp baktığımızda, Mumcu cinayetinin yalnızca bir gazetecinin öldürülmesi, basın özgürlüğüne yapılmış bir saldırı olmakla kalmayıp Türkiye'de o dönem olup, bugünlere kalan çok daha geniş bir olaylar zincirinin belki başlangıcı olduğunu görmek mümkün.  KARA GÜN.. Tarihte 24 Ocak gününe ayrı bir parantez açılması halinde, toplumu sosyal, siyasal, kültürel yönden etkileyen ekonomik kararların alındığını ve ülkede önemli aydınların cinayetlere kurban edilmesi nedeniyle de 'kara bir gün' olduğunu görmekteyiz. 24 Ocak 1980 'de alınan ekonomik kararlar ile ülke ekonomisinin uluslararası piyasaya eklenlenmesi, uluslararası sermaye ve sermaye örgütlerinin emek dünyası karşısında güçlendirilmesi, ithalat kotalarının kaldırıldığı, KİT'lerin özelleştirilmesi ve dış ticaretin serbestleştirilmesi, kamu yatırımlarını tasfiye eden, devlet sübvansiyonlarını kaldırmayı amaçlayan bu kararlar 12 Eylül faşizmiyle birlikte uygulamaya konularak siyasi, toplumsal ve ekonomik yönünden olumsuz sonuçların ortaya çıktığı görülmüştür.  Bu dönemde iç talebin kısılması sonucunda ithal ürünlerin fiyatlarında ciddi artışların olduğu, reel ücretlerin gerilediği, hayali ihracatın arttığı, grev-toplu sözleşme ve sendikal faaliyetlerin yasaklanması sonucu emekçi sınıfların sermaye karşısında zayıflatan yönleriyle bu kararlar hatırlanmaktadır. 24 Ocak kararları Uluslar arası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası'nın güdümünde, 12 Eylül darbe yönetiminin teminatıyla, sözde ekonominin liberalleşmesinin egemen kılınması amaçlanmışsa da kalkınma vaatlerinin gerçekleşmediği, emek dünyasının kazanımlarının ortadan kaldırıldığı, gelir dağılımına ciddi şekilde bozan ve faizden beslenen, rant mantığıyla toplumsal gelir dağılımı uçurumunu yaratmıştır. O FİKİRLERİ İLE ARAMIZDA Hukukçu dürüstlüğü, yılmaz kalemi ile araştırmacı gazeteciliğin öncüsü, yaşamını tam bağımsız ve demokratik Türkiye mücadelesine adamış, gazeteci-yazar Uğur Mumcu'yu ölümünün 23. Yıldönümünde  rahmet, saygı ve özlemle anmaktayız. Bedenen yok edilen Uğur Mumcu, fikirleri ve kitaplarıyla ülkemizde yaşamaya devam etmektedir..Kamuoyuna saygıyla sunarım. "....Mezar taşı gibi dimdik, mezar toprağı gibi taptaze uzattık boynumuzu yağlı kementlere, korkmadan öldük ey halkım, UNUTMA BİZİ..!!!" Av. Mengücek Gazi ÇITIRIK Adana Baro Başkanı

Diğer Haberler