BAROMUZ

TÜRKİYE'DE HUKUK DEVLETİ YENİDEN İNŞA EDİLMELİDİR--

görüntülenme
02/09/2016

Adana Barosu'nda 2016-2017 adli yılı açılışı nedeniyle tören düzenlendi. Av. ÇITIRIK: "TÜRKİYE'DE HUKUK DEVLETİ YENİDEN İNŞA EDİLMELİDİR"   01.09.2016 Adana Baro Başkan'ımız Av. Mengücek Gazi Çıtırık, 2016-2017 Adli Yıl Açılışı nedeniyle Mahmut Esat Bozkurt Salon'unda basın açıklaması yaptı.   Av. Çıtırık, Yeni Adli Yıla (2016-2017) , 8 meslektaşının göz altına alınmasıyla başladıklarını, Türkiye'de bir cadı avı yaşandığını belirterek, "30 bin insanın tutuklandığı , avukatın müvekkilleriyle görüştürülmediği bir süreçte, Cumhurbaşkanlığı Saray'ına gidilse ne olur, gidilmese ne olur. Bize 'müjde' verilecekse bu sorunların çözülmesiyle verilsin. Savunma mesleği çok yara almıştır" dedi.   Ülkenin demokrasisinin, hukukunun zor bir süreçten geçildiği, yargının iş yükü,  araç, personel, adliye binalarının bile ülkenin içinden geçilen süreçte dile getirilmesine bile gerek kalmadığını belirten Av. Çıtırık, "Türkiye'nin temel sorunu, laik, sosyal hukuk devletinde kalıp kalmayacağımızdır. Demokrasi ve hukuk devletinin Türkiye'de hakim kılınıp, kılınmayacağıdır" diye konuştu.   "TÜRKİYE'DE HUKUK DEVLETİ YENİDEN İNŞA EDİLMELİDİR"   2016-2017 adli yılı açılışı töreninde konuşan Baro Başkanı Av. Çıtırık, Türkiye'nin 36 yıl aradan sonra 15Temmuz'da bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını anımsatarak,"Türkiye'de darbelerle hesaplaşılmadığı için, darbecilerin doğal bir şekilde yaşamları mahkemelerde hesap vermeden, cezaevlerinde hayatları geçmeden son bulduğu için Türkiye'de darbe hesapları hep bulunmakta ve bulunacaktır da. Önemli olan darbecilerle hesaplaşırken Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti standartlarını yükseltebilmektir. Eğer ki Türkiye'de darbecilerle de hesaplaşılacaksa hukuk devleti içerisinde kalınarak, adil yargılanma hakkı ön plana çıkarılarak hesaplaşılmalıdır. Darbelerle hesaplaşılacaksa, darbecilerin yanı sıra, devleti ele geçiren bu yapılanmanın oluşmasına katkı sağlayan, izin veren siyasilerin de sorumluluğuna gidilmelidir. Devlet yönetimi ciddi bir iştir. Aldatıldım-kandırıldım, özür diliyorum diyerek kimse siyasi ve hukuki sorumluluklarından kaçmamalıdır. Hukuk devleti yeniden inşa edilmedir" dedi.   "HUKUK DEVLETİNİN ÖN KOŞULU VE ADİL YARGILANMANIN GARANTİSİ BAĞIMSIZ YARGIDIR" Av. Çıtırık,yetkili, bağımsız, tarafsız bir yargının, meşruiyet ve hukuk devleti ilkesine riayet açısından görevlerini yerine getirip getirmediğinin en esaslı unsurlarından biri olduğunu ifade etti.   Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, modern ve demokratik bir toplumda yargının iç tutarlılığı ve manevi gücü ile yargı yönetimine olan kamusal güvenin son derece önemli olduğunu vurguladı.   Av. Çıtırık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hukuk devletin ön koşulu ve adil yargılanmanın garantisi bağımsız yargıdır. Yani hakimin, doğrudan veya dolaylı bir sebeple ya da herhangi bir yönden gelen müdahale, tehdit baskı, teşvik ve tüm harici etkilerden uzak , olayları değerlendirirken temelinde vicdani hukuk anlayışı ile uyum içinde olmalı. Yargı tarafsızlığı; yargı görevini tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesidir. Sadece kararın verilmesinde değil, kararın oluşturulduğu süreç için de geçerlidir. Hakim, yargısal görevi tarafsız, ön yargısız ve iltimassız yerine getirmelidir. Mahkemede ve mahkeme dışında , yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu, hukuk mesleği dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır" 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda 2003/43 Sayılı "Birleşmiş Milletler Bangolar Yargı Etiği İlkeleri" olarak kabul edildiğini anımsatan Av. Çıtırık, "Bu ilkeler içerisinde, "Doğruluk ve tutarlılık, yargı görevinin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde esastır. Yani hakimin hal ve davranış tarzı : yargının doğruluğuna ve tutarlılığına dair inancı kuvvetlendirecek nitelikte olmalıdır. Dürüstlük ve dürüstlüğün görüntü olarak ortaya konuluşu, bir hâkimin tüm etkinliklerini icrada esaslı bir unsurdur. Hâkim, hâkimden sâdır olan tüm etkinliklerde yakışıksız ve yakışık almayan görüntüler içerisinde olmaktan kaçınmalıdır. Hâkim, hâkimlik mesleğinin prestijini; kendisine, aile üyelerinden birisine veya her hangi bir kimseye özel çıkar sağlayacak şekilde ne kendisi kullanmalı ne de başka birisine kullandırtmalıdır. Ayrıca hâkim, yargı görevinin yerine getirilmesinde, her hangi bir kimsenin kendisini etkileyebileceği izlenimine ne kendisi yol açmalıdır, ne de başkalarının böyle bir izlenime yol açmalarına müsaade etmelidir. Yargıçlık makamının onurunu zedelememesi ve yargısal görevlerin yerine getirilmesine engel olmaması koşuluyla, diğer etkinliklere katılabilir. Yargıçlık makamının gerektirdiği performans açısından asıl olan; herkesin mahkemeler önünde eşit muameleye tabi tutulmasını sağlamaktır. Hâkim, toplumdaki çeşitliliğin ve sınırlı sayıda olamamakla birlikte ırk, renk, cinsiyet, din, tabiiyet, sosyal sınıf, sakatlık, yaş, evlilik durumu, cinsel yönelim, sosyal ve ekonomik durum ve benzeri diğer sebeplerden neşet eden farklılıkların (davaya mesnet olmayan sebepler) şuurunda olmak ve bunları anlamak zorundadır. Ehliyet ve liyâkat, yargıçlık makamının gerektirdiği performansın ön koşuludur."denilmektedir"  dedi. Av. Çıtırık, sözlerini şöyle tamamladı: "T.C. Anayasa 148./1'e göre; " Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz" diyor. Ancak Anayasa Mahkemesi, Anayasaya uygunluk denetimi için önüne getirilen ve yasama veya yürütme organı tarafından yürürlüğe konulan düzenleyici işlemin hukuksal nitelemesini yapmak zorundadır. Çünkü AYM, denetlenmesi istenen metne verilen adla kendisini bağlı sayamaz. Bu nedenle, AYM , OHAL K.H.K adı altında yapılan düzenlemelerin Anayasa'nın öngördüğü ve Anayasa'ya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir OHAL K.H.K'sı olup olmadığı ve bu nitelikte görmediklerini Anayasa'ya uygunluk denetimini yapmak zorundadır. Anayasa 148 yalnızca OHAL K.H.K'sı niteliğinde olan düzenlemelerinin Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılmaz."

Diğer Haberler