BAROMUZ

Sabahattin Ali’yi 69. ölüm yıl dönümünde saygıyla ve özlemle anıyoruz.

görüntülenme
03/04/2017

Edebiyatımızın önemli isimlerinden şair, gazeteci ve yazar Sabahattin Ali’yi 69. ölüm yıl dönümünde saygıyla ve özlemle anıyoruz.

Günümüzde “Ayın şavkı vurur sazın üstüne, leylim ley”, “Başın öne eğilmesin aldırma gönül aldırma” gibi şiirleri ile hepimizin dilinde olan daha birçok değerli eserin şairi, aynı zamanda “İçimizdeki Şeytan” , “Kuyucaklı Yusuf” , “Kürk Mantolu Madonna” gibi unutulmaz romanlara imzasını atmış Sabahattin Ali, Cumhuriyet tarihinin ilk katledilen aydınıdır. 

41 yıllık kısa yaşantısına üç roman, on öykü, iki şiir kitabı ve yedi kitap çevirisi sığdırmış olan yazar Sabahattin Ali eserleri ile ölümsüzleşmiştir. Sabahattin Ali’yi unutmadık, saygıyla ve özlemle anıyoruz.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Sabahattin Ali’nin dünya edebiyatında yer edinmiş bir yazar olduğunu vurguladı. Av. Küçük, Sabahattin Ali’nin düşünceleri, bakış açısı ve diliyle tüm zamanların yazarı olduğu ifade etti.

“Yazarın çok okunmasının ardında faili meçhul bir cinayete kurban gitmesine ve hazin yaşamına karşılık gerçekleşen bir özür olduğunu düşünüyorum.” şeklinde bir gerçeği de dillendiren Av. Küçük, Sabahattin Ali’nin ölümünü Türkiye’de karanlığın başlangıcı olarak değerlendirdi. "Türkiye ‘de özgür ve özgün düşüncelere yol açılmalıdır." diyen Av. Küçük, Yurttaşların aydınlanması, gelişmesi, özgürleşmesi sürecinde en önemli katkının sanatçılara ait olduğunu söyledi.

Av. Küçük, “Ülkemizde ne yazık ki son yıllarda dansa ‘belden aşağı’, heykele ‘ucube’, resme ‘müstehcen’, edebiyata ‘sakıncalı’, operaya ‘lüks’, senfoniye ‘zulüm’, sinema ‘ayıp’, tiyatroya ‘tehlikeli’, basımı yapılmamış kitaplara dahi ‘bomba’ gibi söylemler ile yaklaşım aslında tehlikeli olandır. 20 Şubat 2017 tarihinde düşünceleri, bir televizyondaki sözleri ve sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle hedef haline getirilen tiyatronun usta sanatçısı Müjdat Gezen’in kendi adını taşıyan Sanat Merkezi’nin kundaklanması girişimi siyasi iktidarın ve karanlık düşüncelerin sanata ve tiyatroya olumsuz bakışının ürünüdür. Oysa bir toplum ancak sanat yoluyla yükselir ve özgürleşir. Dilerim ki bu son olur.  Çünkü, toplumun aydınlanmasında kalıplar ve sınırlamalar ile yol almak mümkün olamayacaktır. Bugün kamusal ve siyasal makam ve mevki sahiplerinin kendilerince uygun görmedikleri sanata ‘böyle sanatın içine tükürürüm’ sakat anlayışının egemen olduğunu üzülerek görmekteyiz. “ dedi.

Diğer Haberler