BAROMUZ

MESLEKTAŞLARIMIZ TAM 48 GÜNDÜR AÇLIK GREVİNDEDİR. “KURGULAMA DEĞİL! ADİL YARGILAMA İSTİYORUZ”

görüntülenme
12/03/2019

Yaklaşık 17 aydır hukuka aykırı bir şekilde tutuklu olan Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları meslektaşlarımız Av. Selçuk Kozağaçlı dahil olmak üzere tam 20 avukatın, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamaları devam etmektedir.

Bu yargılama sürecinde yargılamanın içeriğinin de önüne geçen mahkeme uygulamaları, mahkeme üzerindeki siyasi baskı ve avukat olan sanıklara ve sanık müdafilerine yönelik, yargı etiği ile bağdaşmayan tutum ve davranışlar ve usulsüzlükler üzerine seslerini duyurabilmek için son çare olarak açlık grevine başlamışlardır.

Dosya kapsamında tutuklu avukatlar, tutuklandıkları tarihten yaklaşık bir yıl sonra Mahkeme’nin beş gün süren seri duruşmaları sonunda 14.09.2018 tarihli oturumunda tahliye edilmişlerdir. Ancak Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Olağanüstü Hal döneminde geçerli olması gerekirken siyasal iktidarın fiili durum yaparak kalıcı hale getirdiği Cumhuriyet Savcısı’nın tahliye kararına itirazı üzerine  tahliye kararından yaklaşık sekiz saat sonra tahliye kararının mürekkebi dahi kurumadan dosyaya sanıklar aleyhine yeni hiçbir delil girmediği halde tahliyeye yönelik kararındaki gerekçeleri görmezden gelerek sanki bu tahliye kararını bu Mahkeme vermemiş gibi  tümüyle zıt gerekçelerle aynı mahkeme 12 meslektaşımız hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı vermiş ve avukatlar tekrar tutuklanmıştır.

Meslektaşlarımızın yargılandıkları İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10-14 Eylül 2018 tarihlerinde görülen celselerinden sonra heyet oybirliği ile tutuklu avukatların tahliyesine karar vermiştir. Aynı heyet ne olduysa 8 saat sonra, kararından rücu etmiş ve savcılık itirazını kabul ederek meslektaşlarımız hakkında hukukumuzda yeri dahi olmayan “tutuklamaya dönük yakalama emri” çıkarmış, ardından meslektaşlarımız tutuklanmıştır. Tahliye kararını veren heyet 48 saat geçmeden dağıtılmış, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeni ve özel bir heyet oluşturulmuştur. Bu olay açıkça doğal yargıç ilkesinin çiğnenmesinin ve yargıya müdahalenin açık bir örneğidir.

Yeni heyet, ikinci duruşmada da taraflı davranmış, ceza usul hukukunda yeri olmayan ve hukuk kurallarını yerle bir eden bir yargılama süreci sergilemiştir. Bu heyet, sanıkları ve avukatlarını duruşma salonundan çıkarmış, sanıkların ve avukatlarının yokluğunda tanıkları dinlemiş, açık kamu tanıklarını bile gizli tanık statüsünde değerlendirmiştir. Dosyadaki dijital deliller mahkemede tartışılmamış ve sanıklara da bu delillere dosya üzerinden erişim izni verilmemiştir. Anılan heyet 01.02.2019 ve 01.03.2019 tarihli tutukluluk incelemelerinde açıkça ihsas-ı rey yapmıştır.

Yargısal faaliyetten öte yargı; tüm olarak kurum ve kurallarıyla evrensel standartlara uygun olarak kurgulandığında ve yürütüldüğünde bir anlam taşır. Dünyada eşi benzeri olmayan en güzel yasalar yapılsa bile, bu yasaları evrensel standartlara uygun şekilde ete kemiğe büründürecek yargılama makamları bulunmuyorsa, o yargılama faaliyeti eksiktir, adalet dağıtmaktan yoksundur.

Dünya Ekonomik Forumu Yargı Bağımsızlığı Raporu’nda Türkiye, yargı bağımsızlığı kategorisinde 140 ülke arasında 111. sırada; henüz geçtiğimiz hafta açıklanan Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise Türkiye’nin yeri 126 ülke içinde 109. sıradadır.

Bu tablo, yargı dünyası için utanç verici bir tablodur ve bu tablonun gerçekleşmesinde payı olanlar yüzünden meslektaşlarımız Av. Selçuk Kozağaçlı, Av. Behiç Aşçı, Av. Aycan Çiçek, Av. Engin Gökoğlu ve Av. Aytaç Ünsal, tam 48. gündür açlık grevindedir. Çünkü hiçbir hukuk kuralına uymayan bir yargı sistemi; henüz verilmeyen  bir hükmün infazına çoktan başlamış, meslektaşlarımız da son çare olarak seslerini duyurabilmek için açlık grevine başlamışlardır.

Bu güne kadarki hukuk dışı uygulamaları ve kararları ile yargı bağımsızlığına kara bir leke düşürmüş bu heyetten adil bir yargılama yapması beklenmemektedir. Tutuklu meslektaşlarımız da bunu beklemediklerinden seslerinin duyulması için açlık grevi yapmaktadırlar.

MESLEKTAŞLARIMIZIN İSTEKLERİ YARGILANMAMAK DEĞİL, SADECE VE SADECE ADİL YARGILANMAKTIR.

 

Açlık grevlerinin bugün itibariyle 48. gününde olan meslektaşlarımızın istekleri yargılanmamak değil, sadece ve sadece adil yargılanmaktır.

Vücut bütünlüklerini hiçe sayarak bugün ülkemizde yaşanan tek adam rejimini, polis devleti uygulamalarını protesto etme ve seslerini duyurma adına yaptıkları açlık grevlerini onaylamamakla birlikte, meslektaşlarımızı bu eyleme yönelten talepleri dinlemek gerektiğini ifade ediyoruz.

Bu sebeple daha ağır sonuçların önlenebilmesi bakımından, tutuklu meslektaşlarımız Av. Selçuk Kozağaçlı, Av. Behiç Aşçı, Av. Aycan Çiçek, Av. Engin Gökoğlu ve Av. Aytaç Ünsal’ı açlık grevine yönelten talepler dinlenmeli, Uluslararası alanda giderek kaybolan Türkiye yargısına güveni sağlamak için acilen yargıda yeni bir yapılanmaya gidilmeli ve Hakimler ve Savcılar Kurulu, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tamamı avukat olan sanıklara ve sanık müdafilerine yönelik, yargı etiği ile bağdaşmayana tutum ve davranışlar ve usulsüzlükleri karşısında üzerine düşeni yapmalıdır.

Her kim olursa olsun insanın yaşam hakkı başta olmak üzere, Anayasa ile güvence altına alınmış tüm insan hak ve özgürlüklerinin kullanılması ve korunması esas tutulmalıdır. Hukuksuzluklara karşı bir kez daha haykırıyoruz. Savunma susmadı susmayacaktır.

Bu hukuksuz uygulamalara son verilmesine vesile olur umuduyla meslektaşlarımızın yargılamalarının yapılacağı 18-19-20 ve 21 Mart 2019 tarihlerinde Silivri Cezaevi Kampusundeki duruşmalarında Adana Barosu olarak yanlarında yer alacağız.

 

Saygılarımızla…

 

ADANA BAROSU BAŞKANLIĞI

 

 

Diğer Haberler