BASIN AÇIKLAMASI TÜRKİYE'DE KADININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI 04.12.2014 Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, "Günümüzde kadının çeşitli alanlarda maruz kaldığı cinsiyete dayalı ayrımcılık, özelde kadına yönelik şiddet ve şiddetle mücadele konusu ve bir bütün olarak evrensel kadın meselelerinin devam ediyor olması düşündürücü ve üzücüdür" dedi. Avukat Çıtırık, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 80. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, "Ülkemizde kadınlar 20 Mart 1930'da çıkarılan Belediye Kanunu ile ilk kez belediye seçimlerine katılma hakkı elde ederken, 5 Aralık 1934'te Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınarak 1 Mart 1935'te 18 kadının ilk kez parlamentoya girmiştir. 1934 tarihli yasa sadece kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı vermemiş, demokratik ülkeler seviyesinde, çağdaş bir ülke olmanın da ilk adımı atılmıştır. 18 kadının ilk kez parlamentoya girdiği 1935 seçimlerinde kadın temsil oranı yüzde 4.5'tir. Bu öncü rolüne rağmen Türkiye'nin kadınların seçme ve seçilme oranı açısından günümüzdeki durumu pek de iç açıcı değildir. 2011 seçimlerine göre TBMM 24. dönemindeki kadın milletvekili sayısı bir önceki seçimlere göre 50'den 78' e çıkarak 28 kişi artmıştır. Böylece TBMM'de geçen dönem yüzde 9 olan kadınların temsil oranı da yüzde 14'e çıkmıştır. Ancak ülkemiz bugün kadınların siyasette ki yeri açısından devraldığı bu önemli mirası olması gereken seviyeye getirememiş, siyasi partilerin seçim listelerinde, kadın adaylara etkin bir biçimde yer verilmemiştir. Günümüzde kadının çeşitli alanlarda maruz kaldığı cinsiyete dayalı ayrımcılık, özelde kadına yönelik şiddet ve şiddetle mücadele konusu ve bir bütün olarak evrensel kadın meseleleri devam ediyor olması düşündürücü ve üzücüdür. Amaç, "cinsiyet adaleti" kavramını merkeze alan, kültürel aidiyetleri ve değerleri muhafaza ederek, kadını sosyo-kültürel, siyasal ve ekonomik hayatta söz sahibi kılacak uygulamaların ve pratiklerin geliştirilmesinin önünü açılmalıdır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, eşdeğer işlerde çalışan kadınların, erkeklerin ancak yüzde 46'sı kadar ücret aldığı saptanmıştır. Türkiye ekonomisinin son 10 yılda yakaladığı hızlı büyüme oranlarının, istihdama özellikle kadın istihdamına aynı ölçüde yansımadığı görülmektedir. Yine TÜİK'in son olarak yayımladığı Ağustos 2012 verilerine göre, Türkiye genelinde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Yani çalışma yaşındaki her yüz kadından 30'u istihdam edilmektedir. Ayrıca toplumsal yaşantımızda kadın üzerindeki erkek egemenliği, kadına yönelik şiddet, tecavüz, taciz ve cinayetler artarak devam etmektedir. Kadın, tüketim toplumunda cinselliğin aracı olarak görülmektedir. Kadının bedensel ve cinsel yönden sömürüsü de kaygı verici boyuttadır. Bu nedenle toplumsal yaşantımızın her alanında kadına olanak ve fırsat eşitliği sağlanarak hak ettiği yere gelmesi için mücadele edilmelidir.'' Anayasanın 10. Maddesine göre, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ortadadır. Devletin, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu eşitliğin kağıt üzerinde kalmaması, toplumsal yaşantının her alanına yansıması gerekmektedir. Kadınlar ülkenin geleceğinin belirlenmesinde ve gelişme yolunda atılacak tüm adımlarda görev almalı, yeniliklerin öncüsü olmalı, siyasal yaşamda etkinliğini artırmalı ve ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmalıdırlar. Kadının yaşamın her alanındaki sorunlarının çözümlenmesi, bilinçlendirilmesi ve kadın haklarının geliştirilmesi için çalışmalarımız devam edecektir. Ülkemizde kadınların siyasete katılarak seçilebilecekleri yerde aday listelerine konulduğunu görmek istiyoruz. Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin 80.yıldönümünü kutlarken, hayatın her alanında söz, yetki, karar ve politika üretim mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanıncaya kadar bu taleplerimizin takipçisi olacağız." 04.12.2014