ADANA BAROSU 15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİNİN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE BASIN AÇIKLAMASI YAPTI.
BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK:
“DARBE GİRİŞİMİNİ BİR KEZ DAHA LANETLİYORUZ”
“CEMAAT VE MENFAAT YAPILANMALARINA ASLA İZİN VERİLMEMELİ”
Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, Fetö’nün 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıldönümü nedeniyle yazılı açıklamada bulundu.
Büyük bir badirenin atlatıldığı o 'kara geceyi' unutmanın mümkün olmadığını belirten Av. Küçük, "Ülkemizde artık cemaat ve menfaat yapılanmalarına asla izin verilmemeli” dedi.
Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bizler darbe girişimi gücünü elde etmeden evvel de ‘Gülen Cemaati’ne dönük uyarıları ve önümüzdeki tehlikeyi ortaya koymuş, köktendinci, ayrılıkçı ve her türlü teröre karşı durmuş, ülkesini ve her bireyini seven insanlarız. Uzun yıllardır iktidarda bulunan, bizlerin aradaki uyarılarına ve önerilerine kulak tıkayan, “ne istediler de vermedik?”, “dön artık bitsin bu hasret” vb. söylemler ile terör unsurlarını destekleyen ve kutsayan anlayışın sonucunda o büyütülen yapılanma bumerang gibi dönüp kendisini vurmuştur.
Yaşanan olumsuzluklardan dersler çıkartılarak kamu hizmetlerinde ve görevlerinde cemaat ve menfaat grupları yapılanması olmaksızın liyakat esas alınmalıdır. Ancak şimdilerde de bu durumun olmadığını görüyoruz.
"HUKUK DEVLETİ İLKESİ AYAKLAR ALTINA ALINMIŞTIR"
Yapılması gereken, yargıya, yargı dışı her türlü müdahaleyi önleyen, liyakat esasına dayalı güvenilir bir sistemin kurulmasıdır. Maalesef halk iradesinin tecelli noktası olan yasama organı TBMM devre dışı bırakılmıştır. Keyfilik, hukuksuzluk ve parti devletinin tüm uygulamalarını hep birlikte yaşamakta ve görmekteyiz. Ülkemizin uçurumun kıyısından döndüğü hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz’dan iki gün sonra Genelkurmay Başkanlığının “Darbe püskürtülmüştür” beyanına rağmen ülkemiz OHAL sürecine sürüklenmiş ve bugüne kadar çıkartılan toplam 25 adet KHK’larla hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmıştır.
Bundan sonraki süreçte beklentimiz bir cadı avına dönüşen, fiili olarak darbe girişimi sonlandırılmasına rağmen, hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde yürürlüğe konulan OHAL’in sonlandırılması ve KHK'lerin iptal edilmesidir.
"HUKUK DEVLETİNE İŞLEVSELLİK KAZANDIRILMALI"
Adana Baro Başkanlığı olarak darbelerin, darbe girişimlerinin her zaman karşısında olduğumuzu, demokrasinin ve hukuk devletinin işletilmesi gerektiğini net ve kararlı bir şekilde ifade ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Tüm sorunların çözümü, meşru zeminde siyasi mücadeleden, hukuk devletine işlevsellik kazandırmaktan ve demokrasiden geçmektedir.
15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha lanetliyoruz. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetö’nün siyasi bağları da ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden mutlaka hesap sorulmalıdır.
15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
"YURTTAŞLARIN HİZMETİNE BEDELSİZ SUNULMALI"
15 Temmuz sonrasında Fetö ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu düşünülerek kapatılan yurtların, okulların ve üniversitelerin başka cemaat yapılanmalarına parsel parsel verilerek devlete karşı yeni güç odakları yaratmak yerine bu kurumların kamunun tüm gücü seferber edilerek yoksul yurttaşlarımızın hizmetine bedelsiz olarak sunulması gerekmektedir.
"TOPLUM YAŞAMINA MÜDAHALE EDİLMESİNE KARŞIYIZ"
Kamu idaresi 15 Temmuz hain darbe girişiminden ders çıkartmalıdır. Tamamen olağanüstü bir durum yaşadık. Rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Ama ikinci olağanüstü hal döneminin ve ikinci KHK'lar döneminin başlaması ve bu KHK'lar ile doğrudan toplumun yaşamına müdahale eder hale gelmesi, farklı seslerin, muhalif kimliklerin sindirilmesine karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Aralarında hiçbir şekilde darbecilikle itham edilemeyecek akademisyenler de vardır. OHAL KHK'leri kapsam ve amacını aşmış, Meclis ve yargı denetiminden uzak tutulmuştur.
"DEMOKRASİ SON SÖZÜMÜZ"
Atatürk ilke ve devrimleri, laik, evrensel insan hakları, özgürlük, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü adil yargılanma hakkı, savunma dokunulmazlığı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, Cumhuriyetin kazanımları ve demokrasi, yaşama hakkı adına, halk iradesine dayalı meclisi ön plana çıkartan kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistem, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve katılımcı demokrasi son sözümüzdür.
Darbe girişimine karşı duran şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyor; ailelerine, ulusumuza bir kez daha sabır ve başsağlığı diliyoruz. Saygıyla sunarım."