BAROMUZ

BAROMUZDAN ÜMRANİYE’DE YATILI KURAN KURSUNDA 6 ÇOCUĞA CİNSEL İSTİSMARDA BULUNULMASINA SERT TEPKİ

görüntülenme
24/09/2019

BAROMUZDAN ÜMRANİYE’DE YATILI KURAN KURSUNDA 6 ÇOCUĞA CİNSEL İSTİSMARDA BULUNULMASINA SERT TEPKİ

BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK;

“ARTIK ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ KARARTILMASIN”

Ümraniye’de Fıkıh-Der’e ait yatılı Kuran kursunda çocukların şikayetiyle çok sayıda öğrenciye cinsel istismarda bulunulduğunun basında yer alan haberlerde orta çıkması üzerine yaşanan bu elim hadisenin vahameti tüm yurt genelinde derin bir üzüntü ve kaygıya yol açmıştır.

İstismara uğrayan çocukların şikâyette bulunmasının ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında 3 sanık tutuklanırken, sanık Tarık B’ın Sancaktepe’de bulunan 75. Yıl Cumhuriyet Ortaokulu’nda ücretli öğretmenlik yaptığı ortaya çıkmıştır. 6 öğrenci şikayetçi olurken vakada 20’yi aşkın mağdur çocuğun olduğu belirtilmektedir.

Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, Ümraniye’de bir kuran kursunda çocukların cinsel istismara uğraması hakkında yaptığı açıklamada görüş, düşünce ve çözüm önerilerini paylaştı.
“İnsanlık dışı, vicdanları sızlatan ve asla kabul edilemez bu tür vahim ve menfur olay hepimiz derinden üzmüştür.

Bir kereden bir şey olmaz diyen, bir adalet anlayışının memleketi getireceği nokta ne yazık ki budur; çocuklarımıza uzanan karanlık eller, cinsel istismar, şiddet ve cinayetler son bulana kadar mücadele etmek zorundayız.”

Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, çocuklara yönelik istismar olayının herkesin kanını dondurduğunu dile getirdi.

Çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının büyük bir bölümünün sadece ‘Cinsel’ saikle işlenmediğini ve bu olayların toplumda artan şiddet eğilimi ile ahlaki yozlaşmanın da bir sonucu olduğunu ifade eden Baro Başkanımız Av. Veli Küçük,

“Gerek BM Çocuk Hakları Sözleşmesi gerekse de 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'ndaki düzenlemeler çocuğun, bedensel ve zihinsel olarak gelişiminin sağlanması, üstün yararının her zaman gözetilmesi, bedensel ve zihinsel gelişime zarar verecek, engel olacak durumların ortadan kaldırılması yönünde devlete pozitif yükümlülükler getirmektedir.

Çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarının da ciddi artış gösterdiği, adliyeye intikal eden olayların dışında yaşanılanların dile getirilemediği, ortaya çıkmasına engel olunduğu, yetki ve sorumluluk sahiplerinin yaşanan olayın vahametiyle, sorumlularının tespitiyle uğraşmak yerine, bir kez yaşanmakla bir şey olmayacağı gibi anlayış ve sorumlu kişi ya da kuruluşları koruyan yaklaşımla olaylara bakılması asla kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesine göre, "Devlet, her türlü şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır."

Dünya Sağlık Örgütü tarafından çocuk istismarı şu şekilde tanımlanmaktadır: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."Çocuk istismarı; fiziksel ya da psikolojik olarak bir çocuğa bir yetişkin tarafından kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman eş anlam taşır.

Yine, ülkemizin taraf olduğu ve iç hukuk normu olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 19. maddesi uyarınca, "Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, çocuğun bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar. Bu tür koruyucu önlemler; çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar, durumun gereklerine göre çocuğa gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.

Hâl böyleyken,

Mecliste, daimi bir çocuk komisyonu kurulmalı, hatta bakanlık olmalıdır. Bütün partilerin de, bu konuya özgü çalışma grupları ve politikaları olmalıdır.

Çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi için Ulusal Eylem Planı ivedilikle yayımlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Planın izlenmesinde STK’lara veya konuyla ilgili çalışan ağlara da sorumluluk verilerek uygulamada şeffaflık sağlanmalıdır.

Çocuğa cinsel sömürü ve istismar yapan suçlunun cezalandırılması çocuğa verdiği zarar, hukukta orantılılık ve birey olarak çocuğun ve bir grup olarak çocukların yüksek yararı gözetilerek, cezasızlığa yer vermeyecek şekilde yapılmalıdır.

Devletten en büyük beklentimiz geleceğimiz olan çocuklarımızı koruma ve kollamasıdır.

Hukuki yaptırımların ağırlaştırılmasını elbette öneriyoruz. Ama verilecek ceza bir kısas ya da intikamı değil, onarıcı ve caydırıcılığı hedeflemelidir. Verilen ceza ne kadar ağır olursa olsun toplum vicdanını rahatlatacak ama yeni cinayet ve tecavüzlerin gerçekleşmesini engellemeyecektir. Yaşanmış olaylar için etkin, caydırıcı ve onarıcı hukuk mekanizmaları kurulurken, gelecekte bu suçların yaşanmaması için sosyal ve ekonomik önlemlere ağırlık verilmelidir. Son 10 yılda hızla artan çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarına karşı acil önlem alınmasını istiyoruz.

Toplumun tüm kesimlerini rahatsız eden, vicdanları yaralayan bu acı olayların yersiz, mesnetsiz açıklamalarla sulandırılmasını reddediyoruz. Ülkemizde çocuk istismarının bir daha hiç yaşanmaması için kalıcı, katılımcı ve etkin çözümü savunuyoruz. Bu elim ve üzücü vakalar artık son bulsun. Çocuklarımızın geleceği karatılmasın”

Diğer Haberler