BAROMUZDAN ÇERNOBİL FACİASININ 34.YILI NEDENİYLE BASIN AÇIKLAMASI
“KAMU VE DOĞA YARARI GÖZETİLEREK RANT ODAKLI POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİDİR”
Baromuz Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nde yaşanan facianın 34. yılı nedeniyle yazılı açıklamada bulundu.
Açıklamada temiz, güvenli ve yaşanılabilir bir çevre için nükleer santral projelerinden vazgeçilerek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması çağrısı yaptı.
1986 yılında yaşanan nükleer felaketin ardından 2000 yılında tamamen devreden çıkan Çernobil nükleer enerji santrali sahasında güneşten elektrik üretimi başladı.
Ucuz, sağlığa, çevreye ve doğaya zararları az olan, üretimi gücünü doğaldan alan yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmek yerine maalesef doğanın yok oluşuna sebep olan ve insan sağlığına ölümcül tehlikeler oluşturan ve de maliyeti çok yüksek enerji politikaları tercih edilmekte, böylece dışa bağımlılığımız da her geçen gün artmaktadır.
Çernobil ve Fukuşima'da yaşananları, insanlığın acıları ve doğanın kayıpları adına unutmamak gerekir.
Daha yaşanabilir bir çevre sorunu artık ulusal boyutları aşarak, dünya sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle, toplumsal çıkarlarla kaynak kullanımı arasındaki ilişkinin rasyonelliği önem taşımaktadır. Sağlıklı, yaşanabilir ve temiz bir çevre Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. Ülkemiz enerji yatırımlarında her boyutu öngörülerek ciddi bir şekilde hazırlanmış, insanı ve doğayı korumayı ön plana alan bilimsel politikalar yerine malesef kamu ve doğa yararını gözetmeyen rant ve ihale odaklı politikalar esas alınmaktadır.
Yaşadığımız yüzyılın yenilenebilir enerji kaynaklarının çağı olacağı görünmektedir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki; yenilenebilir enerji kaynakları çevre ve insan dostu olmasının yanı sıra ucuzdur, kaynağı yerlidir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı enerji alanında dışa bağımlılığımızı gerçek anlamda azaltacaktır.
Daha yaşanabilir bir çevre için; başta temeli atılan Akkuyu nükleer güç santrali olmak üzere tüm nükleer santral projeleri derhal durdurulmalıdır!
Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak enerji açığımızı kapatmalıyız. Çernobil ve Fukuşima'da yaşananları unutmamak gerekir.
OLAYIN OLUŞU VE SONRASI…
Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nde yaşanan ve bugün hala etkileri süren nükleer facianın üzerinden 34 yıl geçti.
Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil santralinin güç reaktörünün 4. ünitesi 1986 yılında 25 Nisan’ı 26’sına bağlayan gece gerçekleştirilen bir deney sırasında patladı. Deneyin amacı, reaktörün çalışması aniden durdurulduğunda, buhar türbinlerinin daha ne kadar süreyle çalışmayı sürdüreceğini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceğini öğrenmekti.
"AZICIK RADYASYON KEMİKLERE YARARLIDIR" YILLARI
Avrupa'daki alarmın Çernobil faciasını hatırlatması akıllara tabii ki dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral'ı getirdi. Objektiflerin karşısına geçip, "Dinine, imanına inanan radyasyon var, demez" çayını 'fondipleyen' bakan, bundan 6 ay sonra radyasyonun varlığını kabul etmiş, ancak düzeyinin zararsız olduğunu söylemişti.
Hatta dönemin Başbakanı Turgut Özal "Radyoaktif çay daha lezzetlidir", darbe döneminin Cumhurbaşkanı Kenan Evren de "Azıcık radyasyon kemiklere yararlıdır" demişti.
Aral, yıllar sonra verdiği bir açıklamada çay içmesini Özal'ın "İç de millet rahatlasın" şeklinde kendisine telkin ettiğini belirtmişti.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1982-1992 yılları arasında bölgede kan kanseri oranında yüzde 286, kemik iliği kanseri oranında yüzde 250 ve çocukluk çağı kanserlerinde yüzde 250 oranında artış tespit etti.
Ülkeler ve sınırlarını tanımayan nükleer radyasyon onlarca ölüme sebebiyet verdi ve etkileri aradan onlarca yıl geçmesine rağmen hala devam etmektedir.
Ülkemizde de dünyanın bir başka yerinde de aynı kara günlerin yaşanmaması için nükleerle yaşam olmayacağını, sağlıklı ve insani bir yaşam için de nükleerden vazgeçilmesi gerektiğini unutmamalıyız!