BAROMUZ

BARO'DAN 19 YAŞINDAKİ MURAT ARAÇ'IN EMNİYETTE 'İNTİHAR' İDDİASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA.

görüntülenme
20/12/2017

BARO'DAN 19 YAŞINDAKİ MURAT ARAÇ'IN EMNİYETTE 'İNTİHAR' İDDİASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA.

ADANA BARO BAŞKANI AV. VELİ KÜÇÜK:

"GÖZALTINDA ÖLÜMDEN DEVLET SORUMLUDUR"

18.12.2017

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Antalya Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün 3. katından atlayarak 'intihar' ettiği iddia edilen 19 yaşındaki Murat Araç'ın ölümüne ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Murat Araç'ın, 15 Aralık günü Antalya'da "sahte kimlik bulundurmaktan" gözaltına alındığını, ancak avukatının emniyeti aradığında "böyle biri yok" denildiğini, önceki gün ise kardeşini görmeye gelen ağabeyine "kardeşin intihar etti, morgta" denildiğini ifade etti.

Av. Küçük, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

"İçişleri Bakanı ise “intihar” iddiasında bulunarak ”Yakalanacağız zaman bu konuda böyle davranın” şeklinde örgüt talimatları olduğunu öne sürmektedir.

Murat Araç’ın babası ise,oğlundan  iki buçuk aydır haber alamadığını belirterek, kayıp başvurusunda bulunduğunu belirtmiştir.

Ölüm “intihar” olarak kayıtlara geçirilse de ailesi ve biz hukukçular duruma şüpheyle yaklaşmaktayız. Bu konu artık tüm emniyet birimlerinde yer alan kamera kayıtlarının kamuoyu ile paylaşılarak anlatılabilecek içeriktedir. İntihar iddiasına konu olayın nasıl gerçekleştiği hakkında devletin ve emniyetin kamuoyunu aydınlatıcı ve tatmin edici bilgileri paylaşmak zorunluluğu bulunmaktadır. Olayın ciddiyeti ve vahameti bunu gerektirmektedir.

Üzeri örtülebilecek bir olay değildir. Devlet, gözaltında ve kontrolü altındaki hukuken kendisine emanet edilen şüpheliyi, onun  yaşamını ve vücut bütünlüğünü korumakla mükelleftir.

Hiç bir veri ve görüntü dahil olmak üzere şeffaf ve denetlenebilir hukuk devleti ilkesinin unsurlarını taşımayacak şekilde, basit bir açıklamayla şüpheli ‘İntihar etti’ diyerek geçiştirmek ve kurtulmak mümkün değildir.

Emniyet tarafından hem hakkında 'terörist' iddiasında bulunulan, hem de karakolda tek başına, gözetim unsuru olmaksızın bırakıldığı belirtilen bir şüphelinin doğrudan kolluk güçlerinin müdahalesiyle veya  ihmal ve sorumsuzluğu ile yaşamını kaybetmesi asla kabul edilemez.

Bugün artık herkesin bildiği üzere emniyet birimlerinde ve tüm karakolların her odasında kemaralı takip ve kayıt sistemi mevcut iken geçmişin karanlık dönemlerini ve adeta 12 Eylül günlerini anımsatan olaylar ve haberler günümüz Türkiye'sinde çok vahim ve üzücüdür.

Olayın emniyet güçlerinden gelen doğrudan  fiil ve müdahale ile meydana gelmiş olmasının tespiti halinde devlet eliyle yapılmış bir 'cinayet' söz konusu olur. Geçmiş yıllarda ülkemizin karanlık günlerinde yaşanan ve çokça gündeme gelen gözaltında ölümler, kayıplar, işkenceler gibi yine içerisinden geçtiğimiz OHAL karanlığında böyle vahim olaylar yaşamak istemiyoruz.

Bu vakanın  intihar olduğunun tespit edilmesi durumunda dahi, sorumlunun yine devlet olduğunu belirten Av. Küçük,  “Diyelim ki gözaltındaki kişi intihar etti. Böyle bir durumda dahi devlet birinci derecede  sorumludur. Çünkü gözaltındaki kişinin yaşamı,can güvenliği ve vücut bütünlüğünü korumak devlete aittir. Gözaltındaki kişi devletin koruması altındayken, devletin önceliği görevi yaşam hakkı başta olmak üzere temel haklarını koruyucu önlem almasıdır. Bu vahim olaydaki korkunç sonuç, ölümün şekli ve iddialar insan hakları konusunda karnesi zayıf olan ülkemizde yaşayan tüm yurttaşlar açısından da kaygı vericidir.”

Cenazenin Antalya’dan Şanlıurfa’ya getirilmesi için Ceylanpınar Belediyesinin nakil aracı ve taziye yeri vermemesinin de kabul edilemez olduğunu da ifade eden Av. Küçük, "Bu olay aydınlatılmalıdır. Türkiye'de kolluk birimleri başta olmak üzere şeffaf, denetlenebilir, güvenilir devlet idaresi ve kamu işyeliyişi istiyoruz. 'Burası Türkiye! Her şey olur!' algısının yok edilmesi için bu olay bir milat olmalıdır. Kamuoyuna saygıyla sunarım."

 

Diğer Haberler