BAROMUZ

BARO BAŞKANLARI SİLİVRİ’DE MESLEKTAŞLARININ CEZALANDIRILMASINA ORTAK TEPKİ GÖSTERDİ

görüntülenme
22/03/2019

BARO BAŞKANLARI SİLİVRİ’DE MESLEKTAŞLARININ  CEZALANDIRILMASINA ORTAK TEPKİ GÖSTERDİ

 

“TARİHE GEÇSİN: BIRAKINIZ ADİL YARGILANMAYI, BU BİR YARGILAMA BİLE DEĞİLDİR!”

 

 

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu mensubu olan altısı tutuklu yirmi avukatın İstanbul Silivri’de 37.Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamaları (!) dün sona erdi.

 

Meslektaşlarımızın tümü için mahkûmiyet kararı verildi.

33 Baro Başkanı yayınladıkları ortak bildiriyle karara tepki gösterdi.

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Dün, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 18 meslektaşımız hakkında, 3 yıl dokuz aydan 18 yıl dokuz aya kadar varan hapis cezaları verilmiş, iki meslektaşımız hakkındaki dosya ise tefrik edilmiştir.

 

Soruşturmanın en başından bugüne kadar kamuoyunca yakından izlenen süreç, olağandışı ve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerine rastlanmayan bir şekilde gelişmiştir.

 

Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamaya konu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olan derdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlar eklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış, meslektaşlarımız bir yıla yakın tutukluluk süresinden sonra mahkeme önüne çıkabilmişlerdir.

 

Günler süren duruşma sonunda, iddia makamının tutukluluğun devamına ilişkin mütalaasına karşın, suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına, AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarına ve yargılanan kişilerin avukat olmalarına özel vurgu yapılarak, meslektaşlarımızın tahliyelerine oybirliğiyle karar verilmiş, savcılığın itirazı üzerine, aynı mahkeme heyetince, henüz bir gün bile geçmeden, bu kez, tahliye edilen meslektaşlarımızın bir kısmının yeniden  tutuklanmasına ilişkin yakalama kararı verilmiştir. Bu kararın hemen ardından, mahkeme heyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştirilmiştir.

 

Görev yerleri değiştirilen mahkeme heyetinin yerine, soruşturma aşamasında verilen tutuklama kararı altında imzası bulunan hakimler atanarak, doğal hakim ilkesi yerle bir edilmiştir.

 

Nitekim, yeni atanan heyet doğal bir heyet olmadığını devam eden duruşmalardaki tavrıyla göstermiştir.

 

Şubat - Mart 2019 aylarında yapılan tutukluluğun incelenmesi oturumlarında; sanık müdafilerinin, sanıkların duruşmada hazır edilmelerine yönelik talepleri reddedilmiş, bunun üzerine yapılan reddi hakim talepleri de yerinde görülmeyerek sanık müdafileri duruşma salonundan çıkarılmış ve “sanki mahkûmiyet hükmü kurulmuşçasına gerekçelendirilerek” sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilmiştir.

 

Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçok kez savunma makamını duruşma salonundan çıkartarak adeta savunmasız yargı yaratma çabası içine girmiştir.

 

İkinci duruşmanın ara kararıyla savunma makamına 18 Mart 2019 tarihli duruşmaya kadar kovuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmiş olmasına karşın bu sürenin bitmesi sanık ve müdafilerinin talepte bulunması beklenmeksizin dosya mütalaa için savcılığa gönderilmiştir. Görevli savcının mütalaa vermemesi üzerine mahkemece mütalaa talebi yenilenmiş, bu talebin, duruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca duruşma savcısı değiştirilmek suretiyle, yeni görevlendirilen savcı tarafından mütalaa verilmesi sağlanmıştır.

 

18 Mart 2019 tarihinde, henüz duruşma başlar başlamaz, yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından alelacele oluşturulan ara kararla, ikinci duruşmadan sonra geçen 35 günlük sürede beyanda bulunulmadığı, makul sürede kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçe gösterilerek; celse arasında dosyanın esas hakkında mütalaa için savcılığa tevdi edildiği, tüm bu sebeplerle de kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine karar verildiği açıklanmıştır.

 

Ancak, yargılama yapan mahkemenin, bir önceki celse kurmuş olduğu ara kararında yer almamasına ve tevsii tahkikat talepleri sunulmamış ve henüz tevsii tahkikat  hususunda karar verilmemiş olmasına rağmen, mahkeme heyeti tarafından adeta zorla mütalaa aldığı gerçeği gözlerden kaçmamıştır.

 

Özetle, mahkemece, sanık meslektaşlarımız ve müdafileri tarafından, gerek UYAP üzerinden ve gerekse duruşma sırasında kovuşturmanın genişletilmesi talepleri konusunda değerlendirme yapmak bir tarafa, okumaya dahi gerek duymaksızın “makul sürede beyanlarda bulunulmadığı” gerekçesiyle, savunma makamının bütün talepleri reddedilmiştir.

 

Mahkeme heyeti adeta kendi hukukunu yaratmış, ceza usul hukukuna, olmayan bir makul süre kavramı hediye etmiştir.

 

16'sı Baro Başkanı, üçü TBB Yönetim Kurulu üyesi olmak üzere, yüzlerce avukat arasından, her bir sanık için sadece bir avukata 'lütfen' söz verilmiş, dile getirilen ısrarlı talepler yine mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir.

 

Duruşmanın ikinci gününde söz verilen sanıklardan Av. Selçuk Kozağaçlı, "Arama tutanağında yer almayan delillere dayalı olarak yargılama yapılmaya çalışıldığını, 20’yi aşkın belgenin sahte olduğunu, sahte belgelerle karar verilemeyeceğini, hakimlerin devletin emrinde ve devlet erki içinde yer aldığını fark ettiğini; ama, bu erkin yargı erki olmadığından emin olduğunu, bu sebeple hakimleri reddettiğini" ifade etmiş, bunun üzerine mahkeme başkanı sanık ve müdafilerini duruşma salonundan çıkararak duruşmaya ertesi güne kadar ara vermiştir.

 

Dün de duruşma salonunda sanık ve müdafileri olmaksızın, boş salona mahkumiyet hükümleri açıklanmıştır.

 

Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı haline getirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yer alan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağımsızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargının görüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılama bir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilen bu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin: Bırakınız adil yargılanmayı, bu bir yargılama bile değildir!

Bu nedenle 20.03.2019 tarihinde açıklanmış olan mahkeme ilamı hukuka aykırı tesis edilmiştir. Adil yargılanma hakkı ile ceza usul kanunu ve mevzuat hükümleri mahkeme heyeti tarafından defalarca ihlal edilmiştir. Adalet arayışında olduğumuz bugünlerde meslektaşlarımız hakkında kanunsuz yöntemlerle hüküm kurulduğundan, bu açıklamayı yapma zaruretimiz doğmuştur. Savunma susmayacak, susturulamayacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük,

Ağrı Barosu Başkanı Av. Mehmet Salih Aydın

Amasya Barosu Başkanı Av. Melik Derindere,

Ankara Barosu Başkanı Av. R.Erinç Sağkan,

Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan,

Artvin Barosu Başkanı Av. Ali Uğur Çağal,

Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt,

Balıkesir Barosu Başkanı Av.  Erol Kayabay,

Batman Barosu Başkanı Av. Abdülhamit Çakan,

Bingöl Barosu Başkanı Av. Hanifi Budancamanak,

Burdur Barosu Başkanı Av. Ramazan Gedik,

Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun,

Denizli Barosu Başkanı Av. Müjdat İlhan,

Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Cihan Aydın,

Eskişehir Barosu Başkanı Av. Mustafa Elagöz,

Gaziantep Barosu Başkanı Av. Bektaş Şarklı,

Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez,

Isparta Barosu Başkanı Av. Ünsal Çankaya,

İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu,

İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel,

Kırklareli Barosu Başkanı Av. Turgay Hınız,

Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan,

Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz,

Muğla Barosu Başkanı Av. Cumhur Uzun

Muş Barosu Başkanı Av. Abdulbaki Çelebi,

Ordu Barosu Başkanı Av. Haluk Murat Poyraz,

Siirt Barosu Başkanı Av. Nizam Dilek,

Şanlıurfa Barosu Başkanı Av. Abdullah Öncel,

Şırnak Barosu Başkanı Av. Nuşirevan Elçi,

Tekirdağ Barosu Başkanı Av. Sedat Tekneci,

Tunceli Barosu Başkanı Av. Kenan Çetin,

Van Barosu Başkanı Av. Zülküf Uçar,

Yalova Barosu Başkanı Av.  Fedayi Doğruyol

Diğer Haberler