“SAVAŞ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR” SÖZLERİ NEDENİYLE TTB BAŞKANI VE YÖNETİM KURULUNUN YARGILANACAĞI DURUŞMA ÖNCESİ BARO BAŞKANLARINDAN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
BARO BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK;
"TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ YALNIZ DEĞİLDİR."
24 Ocak 2018 tarihinde Afrin'e yapılan sınır ötesi askeri harekat nedeniyle kamuoyu ile paylaştıkları “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle dönemin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve Merkez Konseyi üyeleri hakkında yapılan soruşturma sonrası açılan davanın ilk duruşması 27.12.2018 (yarın) tarihinde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülec ektir.
Duruşma öncesi Baro Başkanları tarafından Türk Tabipleri Birliği’ne destek amaçlı hazırlanan ortak bildiriye Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, Ankara Baro Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Antalya Baro Başkanı Av. Polat Balkan, Batman Baro Başkanı Av. Abdülhamit Çakan, Bingöl Baro Başkanı Av. Hanifi Budancamanak, Bursa Baro Başkanı Av. Gürkan Altun, Diyarbakır Baro Başkanı Av. Cihan Aydın, Mersin Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, Muş Baro Başkanı Av. Abdülbaki Çelebi, Şanlıurfa Baro Başkanı Av. Abdullah Öncel, Tunceli Baro Başkanı Av. Kenan Çetin imza koydu.
"BUNUN ADI BASKI VE ZULÜMDÜR"
Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, yarın yapılacak duruşmada yer alacağını belirterek, "Türk Tabipleri Birliği ülkemiz için hayati öneme sahip sınır ötesi operasyon için toplumsal ve bilimsel gerçeklik çerçevesinde düşüncelerini ifade etmiştir. Böylesine yaşamsal bir öneme haiz bir konuda paylaşılan mesleki düşüncelerin sonunda TTB Başkanı ve Merkez Konsey Üyelerinin bulundukları şehirlerde apar topar gözaltına alınarak Ankara'ya getirilmeleri, uzun süreli gözaltında kalmaları ve sonuçta terör örgütü propogandası, halkı kin ve düşmanlığa tahrik gibi sarf edilen sözler ve amaç ile alakasız dava açılması toplumun siyasi iktidar düşüncesinden farklı düşünenlere yargı üzerinden yapılan baskı ve zulümdür" dedi.
Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, konuya ilişkin Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Mecbur kalmadıkç a savaş bir cinayettir" veciz sözünü hatırlattı.
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ YALNIZ DEĞİLDİR.
2018 yılı Ocak ayında TTB Merkez Konseyi tarafından, gerçekleştirilen bir sınır ötesi operasyona karşı; “Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur”, cümlesi ile başlayan ve “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” cümlesi ile biten bir açıklama yayımlanmıştır. Bu açıklama üzerine hükümet yetkilileri, TTB Merkez Konseyine karşı da savaş ilan etmiş, bir süre sonra konsey üyeleri, bir bir evlerinden gözaltına alınmış, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmışlardır. Sonrasında haklarında dava açılmıştır.
7 Temmuz 2003 tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne bazı çekinceler koyarak imzalamış ve sözleşme yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmenin 20. Maddesi; “Her türlü savaş propagandası, hukuk tarafından yasaklanır” hükmünü ihtiva etmektedir.
Darbe girişimi bahane edilerek; muhalif tüm kesimlerin itirazlarına karşı, polisi ve yargıyı harekete geçirerek fikir özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik bu ve benzeri girişimleri kabul etmiyoruz.
Devlet, yukarıda atıfta bulunulan ve Anayasa’nın 90.maddesine göre bağlayıcı olan uluslar arası sözleşme hükümlerinin gereğini yerine getirmelidir. Farklı fikirleri cezalandırmak yerine, şiddet içermeyen ya da şiddet çağrısı içermeyen tüm fikirlerin özgürce dile getirilmesini teşvik etmeli ve korumalıdır.
Biz aşağıda imzası bulunan Baro Başkanları olarak;
Yukarıda atıfta bulunduğumuz sözleşme ve AİHM kriterlerine göre TTB Merkez Konseyine karşı açılan davayı, fikir özgürlüğüne karşı açılan bir dava olarak kabul ediyor ve kabul edilemez buluyoruz. TTB Üyelerinin hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep ediyor, duruşma günü TTB’nin yanında olacağımızı, kamuoyuna duyuruyoruz.
Saygılarımızla