BAROMUZ

ANAYASA MAHKEMESİ ANKARA’DA METİN LOKUMCU’NUN ÖLÜMÜNÜ PROTESTO EDEN SİVİL TOPLUM ÜYELERİNE KOLLUK GÜÇLERİNİN UYGULADIĞI DARP VE TACİZİ “HAK İHLALİ” SAYDI VE TAZMİNAT ÖDENMESİNE KARAR VERDİ

görüntülenme
17/04/2020
13 Mart

ANAYASA MAHKEMESİ ANKARA’DA METİN LOKUMCU’NUN ÖLÜMÜNÜ PROTESTO EDEN SİVİL TOPLUM ÜYELERİNE KOLLUK GÜÇLERİNİN UYGULADIĞI DARP VE TACİZİ “HAK İHLALİ” SAYDI VE TAZMİNAT ÖDENMESİNE KARAR VERDİ

“KARAR DOĞRU VE YERİNDEDİR; İNSAN HAYSİYETİ VE ONURUNA YAKIŞMAYAN BU UYGULAMALAR SON BULMALI”

Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011 tarihinde HES ve hükümet karşıtı bir protestoda, emekli öğretmen 57 yaşındaki Metin Lokumcu polisin biber gazı sıkması üzerine yaşamını yitirmişti. Türkiye’de Lokumcu’nun ölümü büyük tepkilere neden olmuştu.
Olayın ardından Ankara’da Sakarya Caddesi’nde toplanan sivil toplum örgütleri, AKP İl Başkanlığı’na yürümek istemiş, İl başkanlığı önüne siyah çelenk konularak basın açıklaması yapılmasına izin vermeyen polis, gruba müdahalede bulunmuştu.

Grup dağılırken, arasında gözlemci avukat Bülent Teoman Özkan’ın bulunduğu 54 kişi gözaltına alınmış, polis otobüsünde de darp edildiklerini, tacize uğradıklarını belirterek savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, polisler hakkındaki şikâyetle ilgili 29 Eylül 2015’te takipsizlik kararı vermişti. Bunun üzerine 18 kişi, AYM’ye bireysel başvuru hakkını kullanmıştı.

Anayasa Mahkemesi, yaptığı nihai değerlendirmesinde emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları protesto etmek isteyen gruba müdahale sırasındaki yaralanmaları “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele” olarak nitelendirdi.

Mahkeme, 7 başvurucuya 6’şar bin TL, 3 eylemciye 9’ar bin TL, avukat Bülent Teoman Özkan’ın arasında bulunduğu 14 kişiye de 15’er bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Ayrıca kötü muamele yasağının ihlalinin ortadan kaldırılması amacıyla sorumlu polisler hakkında soruşturma yapılmasını istedi.

Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında kaynağını Anayasadan ve evrensel hukuktan alan temel hak ve özgürlüklerin yurttaşların elinden alınamayacağını ifade etti.

Başkanımız Av. Veli Küçük, yaptığı yazılı açıklamada görüş ve düşüncelerini paylaştı.

“Anayasa Mahkemesi son günlerde güzel kararlara imza atmaktadır. Bu karar da doğru ve yerindedir. Demokrasinin yaşama geçmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması ülkemizin aydınlık ve çağdaş geleceği için zorunludur.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde elzemdir. Çoğulculuğun, hoşgörü ve başkalarının düşünce ve inançlarına saygı duymak demokratik toplumların vazgeçilmezidir.

Anayasa’nın 34’üncü Maddesi’nde düzenlenen “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı” şu şekilde:
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

O dönemin başbakanının Metin Lokumcu’nun ölümünün ardından ‘Tabii bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gerek duymuyorum kalp krizi sonucu ölmüş’ demişti.

Katledilen ve de “üzerine durulmaya gerek duyulmayan” kaç tane canımızın yok yere gittiğini ve de sorumlularının ceza almadığı olayları artık sayamıyoruz. Metin Lokumcu bugün aramızdan ayrılalı 9 yıl oldu.

Arkasında bıraktığı ailesi ve de hala direniş göstermek isteyen, yeşili seven, peşkeş çekilmiş topraklarda hakkını savunan bir avuç hemşehri ve de kendisini unutmayan belki de yüzbinler hatta milyonlar bıraktı.

Güzel ülkemizde demokrasinin yaşama geçmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması ülkemizin aydınlık ve çağdaş geleceği için zorunludur. Muhalif ve azınlıkta kalan fikirlerin, çoğunluğun fikirleri nazarında kışkırtıcı veya rahatsız edici olması durumunda dahi korunarak güvence altına alınması çoğulculuğun, açık fikirliliğin, hoşgörünün ve demokratik bir toplumun gerekliliğidir.”

Diğer Haberler