ADANA BAROSUNDAN GÜVENPARK’TAKİ SERT POLİS MÜDAHALESİNE TEPKİ.
BARO BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK;
“BARIŞÇIL AMAÇLI TOPLANTIYA MÜDAHALE HAK İHLALİDİR VE SUÇTUR”
“İNSANLIK ONURU HİÇ BU KADAR AYAKLAR ALTINA ALINMAMIŞTIR”
Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, OHAL kapsamında çıkartılan KHK’lerle ihraç edilen ve açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ile eğitimci Semih Özakça’yla dayanışma amacıyla Güvenpark’ta yapılmak istenen basın açıklamasına kolluk güçlerinin oldukça sert bir şekilde müdahale etmesine tepki gösterdi.
Av. Küçük, konuyla ilişkin yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Bugün itibariyle 139 gündür açlık grevinde olan Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA’nın sağlık durumlarının hayati tehlike arz etmeye başlaması üzerine, bu duruma dikkat çekmek amacıyla 23.07.2017 günü bir grup yurttaş Güvenpark’ta basın açıklaması yapmak için toplanmıştır.
Polis yasa gereği göstericilerin güvenliğini sağlamak yerine, basın açıklamasına gelenlere engel olma yolunu seçmiştir. Halktan önce Güvenpark çevresine yerleşen kolluk güçleri önce açıklamanın yapılmasını engellemek istemiş, basın açıklaması yapmanın Anayasal bir hak olduğunu belirterek, bu haklarını kullanmak isteyenlere şiddet uygulayarak müdahale etmiştir.
Bu hukuk dışı müdahale sonucuna; 6’sı avukat olmak üzere 72 kişiyi gözaltına almıştır. Müdahale sırasında uygulanan şiddet; gözaltında ve hastanede de devam etmiştir. Bu süre boyunca hem meslektaşlarımıza hem de diğer yurttaşlarımıza AİHM tarafından işkence olarak kabul edilen ters kelepçe takılmıştır. Ters kelepçe takılması ve sert müdahale esnasında bir yurttaşımızın da kolu kırılmıştır.
Gözaltı işlemi sırasında polisin sert müdahalesi ve tavrı, ilgililer açısından suç teşkil eden hak ihlalleri niteliğinde olmuştur. Kötü muamele yasağına aykırı bir biçimde orantısız güç uygulanması sonucu; içlerinde avukatların da bulunduğu yurttaşların çeşitli yerlerinden darp edildiğini fotoğraflardan görmek mümkündür.
Ayrıca gözaltına alınan ve 18 yaşından küçük olduğu öğrenilen bir kişinin Çocuk Şubede, kanuna aykırı olarak çıplak ve detaylı aramaya tabi tutulduğu öğrenilmiştir. Demokratik ülkelerde ve toplumlarda İnsanlık onuru hiç bu kadar ayaklar altına alınmamıştır.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet – eğer var ise- Güvenlik Şube tarafından işlem yapılması gerekirken, aralarında Av. Barkın Timtik, Av. Ebru Timtik ve Stj. Av.Buket Yılmaz’ın bulunduğu 15 kişi TEM Şube Müdürlüğüne gönderilmiştir, edindiğimiz bilgilere göre; ne yazık ki halen hiçbir işlem yapılmadan keyfi bir şekilde tutulmaktadırlar. Aradan geçen üç güne rağmen hala soruşturma savcısı bile belli değildir.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet iddiasının TEM Şube Müdürlüğü tarafından soruşturuluyor olması dahi, gösteri yapma hakkının artık ‘terör eylemi’ gibi değerlendirileceği şeklinde topluma mesaj verme ve korku salma amacı taşımaktadır.
Bu uygulama, sadece tek bir gösteriyi engellemekle kalmayıp, bundan sonra herhangi bir biçimde gösteri yapmayı düşünen vatandaşlar için de gözdağı oluşturmaktadır. Yaratılmak istenen bu korku atmosferi, ülkede demokrasinin değil diktatörlüğün kurumsallaşmasına hizmet eder.
Anayasa’nın 34. maddesi, herkesin, önceden izin almadan, şiddet içermeyen ve barışçıl amaçlarla yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 11. maddesi de, herkesin barışçıl olarak toplanma hakkının olduğunu düzenlemiştir.
Hem ulusal mevzuat hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, devleti, bireylerin, barışçıl metotlarla şiddete başvurmaksızın toplanma hakkını kullanabilmelerini sağlamak ve bu amaca yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlü kılmaktadır.
Demokratik, hukuk devleti olmanın en temel koşullarından birisi de ifade özgürlüğünün ve toplanma ve gösteri yapabilme hakkının kullanılabilmesidir. Bu hakkın kullanımının bizzat kolluk güçleri tarafından sert müdahale ve gözaltı işlemi yapılarak engellenmesi, dünya halklar ailesi içerisinde onurlu bir yer edinmeye çalışan ülkemize yakışmamaktadır.
Savcılığı ve polisi hukuka uygun davranmaya; savcılığı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan meslektaşlarımızı ve diğer gözaltına alınan yurttaşlarımızı derhal serbest bırakmaya, hukuka aykırı müdahale eden kolluk güçleri hakkında soruşturma başlatmaya davet ediyoruz. Çünkü, şiddet içermeyen barışçıl basın açıklamasına müdahale hak ihlalidir ve suçtur. Kamuoyuna saygıyla sunarım”