BAROMUZ

ADANA BAROSUNDAN AÇLIK GREVİNİN 150’İNCİ GÜNÜNDEKİ NURİYE VE SEMİH İÇİN DUYARLILIK ÇAĞRISI.

görüntülenme
09/08/2017

ADANA BAROSUNDAN AÇLIK GREVİNİN 150’İNCİ GÜNÜNDEKİ NURİYE VE SEMİH İÇİN DUYARLILIK ÇAĞRISI.

 

BARO BAŞKANI AV. KÜÇÜK:

"KALICI SAĞLIK SORUNLARI YAŞANMADAN BU ZULME SON VERİLSİN”

05.09.2017

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, KHK ile görevlerine son verilen ve açlık grevinin 150’inci gününde halen cezaevinde tutuklu bulunan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın sağlık durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini belirtti.

 

Av. Küçük, konuya ilişkin yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Bu insanların yaşadıkları süreci, en başından beri takip ediyoruz. Bizim için bir insanın cezaevinde olup olmaması, hükümlü olup olmaması yaşam hakkına duyarlılık gösterilmesine engel değildir. ‘Yaşamı tehlikede, yalnız kalamaz, hapiste kalamaz’ yönündeki sağlık raporuna rağmen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hala tutuklu kalmaları devlet eliyle yapılan bir zulümdür. Yetkililer tarafından bu kadar yaşamsal öneme sahip konuda yapılan işlemler ve talepler ile ilgili herhangi bir girişimde bulunulmaması ve kamuoyuna bilgi dahi verilmemesi devletimizin ayıbıdır!” dedi.

 

Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in tek isteğinin Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek olduğunu anımsatan Av. Küçük, “Gülmen'in yalnızlığı, önce kendisi gibi ihraç edilen öğretmen Semih Özakça'nın katılımı, ardından da Yüksel Caddesi'nde gösterilen etkin dayanışma ile son bulmuştu. O dönemden bugün bu noktaya geleceklerini ve açlık grevinin 150'inci gününde cezaevinde olacaklarını belki kendileri dahil hiç kimse tahmin edemezdi. Bugün Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü Devlet Hastanesi'nde yatıyorlar ve kendilerine yönelik haftalardır beklenen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı birçok kesimde hayal kırıklığı yaratmıştır. Haziran ayı sonunda AİHM'e yapılan acil talepli başvuruda, eğitimcilerin ciddi hayati risk taşıdığına dair raporlar sunularak, Gülmen ve Özakça'nın serbest bırakılmaları istenmesine rağmen, bu talebi 2 Ağustos'ta reddeden mahkeme, Gülmen ve Özakça'nın cezaevi hastanesinde tutulmalarının, "yaşamlarına ya da organlarına telafi edilemez zararlar verecek gerçek ve acil bir risk oluşturmadığına" karar verdi” diye konuştu.

 

Av. Küçük, Gülmen ve Özakça'nın AİHM'in kararından etkilenmediklerinin görüldüğünü belirterek, “Takip edebildiğimiz kadarıyla onların tek talebi işlerine geri iade edilmek oldu ve öyle de kalacak. Onlar için değişen bir durum yok, tutukluluk da devam edebilir diyorlar. Bu mücadelenin sonunda vahim ve üzücü bir hal almaması en büyük dileğimizdir” dedi.

 

OHAL kararnamesi ile işten atılan yaklaşık beş bin akademisyen, elli bin öğretmen ve yüz elli bin çalışan olduğunu ifade eden Av. Küçük, “Nuriye ve Semih ölmesin. Çalışma hakları geri verilsin. Okullarına dönebilmeleri ve hayatlarına devam edebilmeleri için devletin gereken adımları atmasını istiyoruz. Adalet ve demokrasi bunu gerektirir. Her geçen gün sağlık durumları daha da kötüye gitmekte, duyu kaybı ve organ yetmezliği seviyesine ulaşmış sağlık sorunları yaşamaktadırlar. Biz, en temel evrensel insan hakkı olan yaşam hakkını önemseyerek Nuriye ve Semih ölmesin, çalışma hakları geri verilsin istiyoruz” dedi.

Diğer Haberler