ADANA BAROSU GAZETECİ HRANT DİNK'İ KATLEDİLİŞİNİN 11. YILINDA SAYGIYLA ANDI.
"DEVLET KONTROLÜNDE İŞLENEN CİNAYETTİR"
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, “Agos” gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in gazetesinin kapısı önünde katledilişinin üzerinden tam 11 yıl geçtiğini belirterek, Hrant'ı hedef gösteren, düşmanlaştıran, öldüren ırkçı zihniyetin, bugün sadece Türkiye'de iktidardan pay almaya çalışmakla kalmadığını, dünyada da yükseldiğini, yeni "öteki"ler ve "düşman"lar yarattığını ifade etti.
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesinin yıldönümü nedeniyle yazılı açıklamada bulundu.
Bu cinayeti işleyenlerin ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkartılması siyasi iktidarın, hükümetin, devletin ve sorumluluk sahibi kamu yetkililerinin görevi olmasına karşın bu davada ne yazık ki etkin bir soruşturma yürütülmediğini vurgulayan Av. Küçük, "Kamu görevlileri, almış oldukları istihbari bilgileri zamanında kullanmış ve önlem almış olsalardı, bugün Hrant Dink aramızda olacaktı. Kamu görevlileri ihmali davranışları ile gelişmeleri seyrederek bu cinayete suç ortağı olmuşlardır. Bu dava, ne yazık ki etkili soruşturmanın yapılmadığı bir dosya olarak kayıtlara geçmiştir." dedi.
Hrant Dink'e sıkılan kurşunların; Türkiye'nin toplumsal barışına ve huzuruna, farklı seslere ve düşüncelere, inançlara ve yaşam biçimlerine sıkıldığını belirten Av. Küçük, " Hrant Dink'in öldürülmesi, ötelenerek yok sayılan kesimlere, kamuda yetki ve sıfat taşıyanların yaklaşımlarını ve olumsuz bakış açılarını net bir şekilde ortaya koyan bir vahim bir tutumdur" diye konuştu.
Türkiye'de cezasızlığın yıllardan beri çok büyük bir sorun olduğunu, Hrant Dink davasının da bunun somut örneklerinden biri olduğunu ifade eden Av. Küçük, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de Hrant Dink, Rahip Santoro, Zirve Yayınevi cinayetleri gibi azınlık ve muhaliflere yönelik devletin içerisinde yer aldığı düşünülen suikastlerden, toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında sivillere yönelik sert müdahalelere, kolluk terörüne, cinayetlere, kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımından yolsuzluğa, kadın ve nefret cinayetlerinden çocuklara yönelik suçlara, asker ölümlerine, iş cinayetlerine, Uludere ve Suruç katliamlarına kadar çok geniş bir yelpazede görülmektedir. Cezasızlık son buluna kadar, Hrant Dinki'i, Tahir Elçi'yi, Berkin Elvan'ı, Ali İsmail'i, Sivas'ı, Reyhanlı'yı, Suruç'u ve Gaziantep'i unutmayacağız!
Kin ve nefret başkalarının, insanlık bizimle olsun..
Atatürk'ün şu veciz sözüyle konuşmamı sonlandırıyorum: 'Bir Ulus sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtacak bir güç düşünülemez"
Hrant son yazısında; "Tıpkı bir güvercin gibiyim...
Onun kadar sağıma soluma, önüme arkama göz takmış durumdayım.
Başım onunki kadar hareketli... Ve anında dönecek denli de süratli.Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.
Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce." demişti.
Evet..
Ülkemizde yaşayan azınlıkların ve farklı kültüre sahip yurttaşlarımızın yaşadıkları olumsuz ruh halini ortaya koymaktadır. Kamuoyuna saygıyla sunarım."