BAROMUZ

5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle basın açıklaması

görüntülenme
06/04/2015

Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık, yargı ve savunma mesleğine yönelik siyasi iktidarın saldırılarının her geçen artmasından dolayı 5 Nisan Avukatlar gününü üzgün, kırgın ve kızgın bir şekilde kutlamak zorunda bırakıldıklarını söyledi.  Avukatlar Günü olması nedeniyle yapılan basın açıklamasına, önceki dönem baro başkanları, meslektaşlarımız ve basın mensupları büyük ilgi gösterdi. Av. Çıtırık, "Oysa 4000 yıllık geçmişi olan mesleğimizin  bu özel gününü,  mutlulukla, coşku ve sevinç içerisinde kutlamak isterdik. Çok üzgünüz. Çünkü daha birkaç gün önce bir meslektaşımız İstanbul Çağlayan Adliyesinde görevi başında öldürüldü. Cumhuriyetimizin Savcısı Mehmet Selim Kiraz şahsında adalete kurşun sıkanlar bizi de yüreğimizden vurmuştur. " dedi. Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Avukatlar Haftası dolayısıyla adliye içerisindeki Mahmut Esat Bozkurt Salonu'nda düzenlenen basın açıklamasında, İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısında şehit olan savcı Mehmet Selim Kiraz'a, Allah'tan rahmet, yargı camiasına da başsağlığı diledi. Av. Çıtırık, olayın sorumlularını belirleme yerine avukatlık mesleğinin sorumlu olarak gösterildiğini iddia ederek, şunları kaydetti: "Avukatların bir günah keçisi olarak ilan edilmesini ve bunu ilan eden zihniyeti bir kez daha kınıyorum. Avukatlık mesleği, yargının kurucu unsularından olup savunmayı serbestçe temsil eden bir meslek olduğunu gibi avukatlar adliyenin giriş çıkışından ve güvenlik sorunundan sorumlu değildir. Bu sorumluluk kimlere verilmişse öncelikle bu sorumlular üzerinden gerekli soruşturmar başlatılmalıdır. Eğer ulaşılabilmiş kanıtlar içerisinde mesleğe yönelmiş bir şey varsa bunun ortaya koyulması gerekmektedir." Yargının sorunlarının her geçen gün arttığını savunan Çıtırık, "Türkiye 'de yargı artık görevini yapamaz hale gelmiştir" dedi. Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, yargının sorunlarının her geçen gün artığını söyledi. Yargının, iktidar mücadelesinin, rejimi dönüştürebilmenin ve üstünlerin hukukunun hakim olması için kullanılan bir araç haline getirildiğini savunan Av. Çıtırık, Türkiye'de her türlü mesajın yargı üzerinden verilmeye devam edildiğini vurguladı. Avukatlık mesleğinin hala 'olsa da, olmasa da olur' mantığı ile şekli bir unsur olarak görüldüğünü ileri süren Av. Çıtırık, meslektaşlarına yönelik sözlü ve fiili saldırıların sürdüğünü anlattı. Bu sıkıntıların parmak çoğunluğu ile 'ben bu şekilde istiyorum' diyerek, torba yasalarla çözülmeyeceğinin ortaya çıktığını belirten Çıtırık, yargının meselelerinin daire sayılarını artırmakla da halledilemeyeceğini kaydetti. Avukatlar Haftası dolayısı ile Adliye Sarayı'ndaki Mahmut Esat Bozkurt Salonu'nda düzenlenen toplantıda konuşan Av. Çıtırık, "Yargını sorunlarını çözmek istiyorsanız kuvvetler ayrılığı ilkesine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanacaksınız. Hukukun üstünlüğünü içinize sindirmeseniz parmak üstünlüğüne dayalı çoğunluğunuzla ve bugün için taşımış olduğunuz çeşitli sıfatlarla avukatlık mesleğini ve yargıyı baskı atında tutmanın bir anlamı bulunmamaktadır." dedi. 2015 yılı Adalet Bakanlığı bütçesinin 8 milyar 600 milyon olarak öngörüldüğünü ifade eden Av. Çıtırık, bu rakamın 3.5 milyarının mahkemeler, 3 milyarının ise cezaevi giderleri ile birlikle personel için harcanacağını açıkladı. Aştırma ve geliştirmeye yönelik her hangi bir harcamanın yapılmayacağına dikkat çeken Av. Çıtırık, "Avrupa Konseyi Etkin Yargı Komisyonu'nun 2012 verilerine göre üye ülkelerde kişi başına mahkeme ve savcılık harcamaları 53 Euro iken Türkiye'de bu rakam 16 Euro'da kalmıştır. Avrupa'da adli yardıma kişi başına 8 Euro, Türkiye'de 1.1 Euro harcandığı görülmekte. Hakim başına dosya sayısı ise 200 ile 780 şeklinde belirlenmiş. Adalet Bakanlığı avukatlarla ilgili her türlü soruşturmaya izin veriyor. Ancak (bakanlıkta) avukatlarla ilgili bağımsız bir bölüm yok. Daha çok cezaevleri ve adliye yapımıyla ilgilenen bakanlık araştırma-geliştirme harcamalarına gerekli payı ayırmıyor." diye konuştu.31 Mart günü uğradığı terör saldırısında şehit düşen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'a Allah'tan rahmet dileyen Çıtırık, şunları söyledi: "Terörü asla bir yöntem olarak kabul etmiyoruz. Ancak olayların sonrasında gerçekleşen ve güvenlik zafiyetinden kaynaklanan sorunun, sorumlularını belirleme yerine, sorumlu olarak avukatlık mesleğinin gösterilmesi ve avukatları günah keçisi ilan eden zihniyeti kınıyorum. Avukatlar adliyenin giriş çıkışından ve adliyenin güvenlik sorunundan sorumlu değildirler. Bu sorumluluk kimlere verilmiş ise öncelikle bunlarla ilgili gerekli soruşturmalar başlatılmalı. Eğer ulaşabildiğimiz kanıtlar içerisinde mesleğe yönelmiş bir şey varsa bunun ortaya konulması olması gerekir. Sistemli bir şekilde gerek kaçak sarayın sakini, gerekse de başbakan tarafından ve bunların emrindeki medyanın mesleğimize yöneltmiş haksız eleştiri ve kara propagandayı doğru bulmadığımı ve bir kez daha kınadığımı belirtmek isterim." İç Güvenlik Yasası'nın 'kaçak sarayın sakini' tarafından onaylandığını hatırlatan Çıtırık, "Kaçak Saray sakinin onaylamış olduğu bu paket TBMM sunulurken de Başbakan tarafından toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin hedeflendiği zaten dile getirilmişti. Paket ile toplumsal muhalefeti dile getirenlerin, farklılıkların baskı, zulüm ve yıldırma ile açık faşizmin ilan edildiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye iç güvenliğe 2006 ile 2014 yıları arasında harcadığı 6 milyar 651 milyon lira, 22 milyar 262 milyon TL'ye çıkmıştır. 2016' da bu rakamın 26 milyarı bulması beklenmekte. İdare ve kolluğa veriler yetkilerle ülkede her türlü keyfiliğin, gözaltı, kayıp ve faile meçhul cinayetlerin bir kez daha yaşanmamasını dilemekteydik. Siyasi partiler ve baroların İç Güvenlik Paketi'nin neden yasalaşmaması gerektiği konusunda yaptığı uyarlar dikkate alınmamış.. Hedefledikleri ve özledikleri yönetim anlaşışını hakim kılmak için İç Güvenlik Paketi'ni yürürlüğü girdi. Hepimiz artık birer olağan şüpheliler durumundayız."  Adana Baro Başkanı Av. Çıtırık, konuşmasını Vedat Türkali'nin "Bekle Bizi İstanbul" isimli şiirini okuyarak tamamladı. İSTANBUL  Salkım salkım tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm İstanbul Binbir direkli Halicinde akşam Adalarında bahar Süleymaniyende güneş Hey sen güzelsin kavgamızın şehri Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde Bakışlarımda akşam karanlığın Kulaklarımda sesin İstanbul Ve uzaklardan Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul Plajlarında karaborsacılar Yağlı gövdelerini kuma sermiştir. Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın Meyvesini birlikte devşirirler Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul Et tereyağı şeker Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde Yumurta masalıyla büyütülür çocukların Hürriyet yok Ekmek yok Hak yok Kolların ardından bağlandı Kesildi yolbaşların Haramilerin gayrısına yaşamak yok Almış dizginleri eline Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası Onların kemik yalayan dostları Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel Ve sen  Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi Seni öldürürler Seni sürerler Buhranlar senin sırtından geçiştirilir İpek şiltelerin istakozların ve ahmak selameti için Hakkında idam hükümleri verilir Haktan bahseden namuslu insanları Yağmurlu bir mart akşamı topladılar Karanlık mahzenlerinde şehrin Cellatlara gün doğdu Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır Bir kalem yazın vardır Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır Söylenmez Haramiler kesmiş sokak başlarını Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi Haramilerin elinde Ve mahzenlerinde insanlar bekler Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bulutların ardında damla damla sesler Gülen çehreleri ve cesaretleriyle Arkadaşlar çıktı karşıma Dindi şakalarımın ağrısı Bir kadın yoldaş tanırdım Bir kardeş karısı Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında Gebeliğin dokuzuncu ayında Aç kurtların varoşlara saldırdığı Tipili bir gece yarısı Sırtında çok uzak bir köyden indirdi Otuzbeş kiloluk sırrımızı Zafer kanlı zafer kıpkırmızı Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bekle bizi Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla Mavi denizlerine yaslanmış Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle Ve bir kuruşa Yenihayat satan Tophanenin karanlık sokaklarında Koyunkoyuna yatan Kirli çocuklarınla bekle bizi Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi Bekle dinamiti tarihin Bekle yumruklarımız Haramilerin saltanıtını yıksın Bekle o günler gelsin İstanbul bekle Sen bize layıksın   Vedat TÜRKALİ    

Diğer Haberler