BAROMUZ

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram

görüntülenme
22/04/2016

ADANA BAROSU BASIN BÜLTENİ   22.04.2016   Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın felsefesine sahip çıkmak ve yaşatmak zorundayız. Yöneteni ile yönetileniyle bizlere düşen görev budur"     Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı.  Av. Çıtırık, "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın felsefesine sahip çıkmak ve yaşatmak zorundayız. Yöneteni ile yönetileniyle bizlere düşen görev budur" dedi. Av. Çıtırık, 96 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmış ve büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün rehberliğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilân edildiğini anımsattı. Av. Çıtırık, 23 Nisan gününün, Cumhuriyet'e sonra da demokrasiye doğru gidişin adı olduğunu ifade ederek, egemenliğin kaynağının ne monarşide ne de oligarşi de olmadığı, egemenliğin, millette ait olduğunu kaydetti. Böylesi bir günün, dünyada ilk kez Büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilen bir bayram olduğunu da bildiren Av. Çıtırık, şöyle devam etti: "Ülkemizin 96 yıllık sürecinde, demokrasinin kural ve kurumlarıyla kökleşmesi, örgütlü topluma geçilmesi, şiddete dönüşmeyen her türlü düşüncenin örgütlenebilmesi yolunda atılan adımlar ara rejimler ve darbelerle kesintiye uğramıştır. Bugüne baktığımızda ülkemiz, ileri demokrasi (!) adı altında olağanüstü dönemlere özgü bir rejim anlayışıyla yönetilmektedir. Siyasi iktidar; kendisi gibi düşünmeyen, farklı düşünen, muhalif kişi ve kurumları hedef almakta, ötekileştirmekte, yok saymaktadır. Öğrencisinden, gazetecisine, avukatına, emekçisine kadar çok sayıda yurttaşımız sadece siyasi iktidar gibi düşünmediğinden, siyasi iktidarın politikalarını beğenmediğinden ve bunlara muhalif kaldığı için tutuklanmaktadır. Demokratik cumhuriyet yerine, ülkenin rejimini değiştirecek, tek adamlığa ve totaliter yönetim anlayışına doğru gidişin yasal ve fiili uygulamaları ortadadır. Anayasaya göre Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin birliğini temsil edip, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını anayasanın uygulanmasını gözetmesi gereken Cumhurbaşkanlığı makamının, daha önce mensubu olduğu siyasi partiyle bağlarını kesmediği, partizan anlayışını devam ettirdiği, derleyen, toparlayan, birleştiren anlayış yerine, bölen, ayrıştıran ve ötekileştiren anlayışın tüm uygulamalarını sergilediği, ülkemize özgü Başkancı Sistemi istediğini açıkça dile getirdiği bir dönemdeyiz. Böylesi bir dönemde yurttaşlarımızın ortaya koyacakları irade, büyük önem taşımaktadır"   ŞEHİTLER ŞİMDİ Mİ AKILLARINA GELDİ ?             Aylardır vatan evlatlarının şehit edildiğini, sivil insanların öldüğünü ifade eden Av. Çıtırık, "TBMM Başkanlığı, yaşanan terör hadiseleri ve şehitlerin aziz hatıralarına hürmeten 23 Nisan resepsiyonunun yapılmamasına karar verildiğini açıkladı. ulusal bayramlarımızın yaşatılması ve tarihimizin çocuklarımıza en doğru şekli ile aktarılmasını çok çok önemsiyoruz. Terör nedeniyle TBMM'nin 23 nisan kutlamalarının iptal edilmesini üzüntüyle karşılamaktayız. Aylardır vatan evlatları şehit oluyor, masum siviller ölüyor ama siyasi iktidar temsilcileri düğün yapıyor, açılış düzenliyor. Şehitler şimdi mi akıllarına geldi?" diye konuştu.   ÇOCUK EVLİLİKLERİ..   Açıklamasında, çocuklarımızla ilgili verileri de kamuoyu ile paylaştı. TÜİK, 2014 verilerine göre, nüfusun yüzde 30'a yakınını (23 milyon) çocukların oluşturduğunu ifade eden Av. Çıtırık, "Mülteci-sığınmacı çocukların yaşam hakkı ihlali: UNİCEF'in Ekim 2015 tarihinde yayımlamış olduğu ''Türkiye'de Suriyeli Çocuklar'' çalışmasına göre, kayıtlı 1 milyon Suriyeli çocuk bulunurken, yıl içerisinde 105 sığınmacı ve mülteci çocuk hayatını kaybetti. Bakım ve eğitim kurumlarındaki çocukların hak ihlalleri: Çocuklar bakım evlerinde ve eğitim kurumlarında yıl içinde 1'i kız olmak üzere toplam 5 çocuk hayatını kaybetti.             Erken yaşta evlilik sorunu: TÜİK'in yayımlamış olduğu İstatistiklerle Çocuk 2014 raporuna göre 16-17 yaş grubunda 36 bin 299 çocuk evliliği gerçekleşti. Bu evliliklerin 34 bini kız, bin 670'i erkek çocuk evliliği. Dünyada her yıl 2.5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığı ve bunun yarısından çoğunun kız çocuğu olduğu tahmin ediliyor. 90 milyon çocuğun sokakta yaşadığı biliniyor. Dünya üzerinde her yıl yaklaşık 1.2 milyon çocuk iş gücü ve cinsel sömürü nedeniyle kaçırılıyor. Dünyadaki çocuk işçilerin yüzde 60'ı tarım sektöründe çalıştırılıyor" dedi   2014 YILINDA 18 BİN ÇOCUK İSTİSMARI DAVASI AÇILDI Çocuk istismarı vakalarının artış gösterdiğini de kaydeden Av. Çıtırık, "Türkiye Cumhuriyeti, çocukların cinsel istismar da dâhil olmak üzere şiddetin ve sömürünün her türlüsünden korunma haklarını Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi gibi uluslararası düzenlemelere taraftır. Aynı doğrultuda Anayasa'nın 41'inci maddesinin son fıkrası uyarınca da devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri almak zorundadır. Türkiye'de Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün son paylaştığı verilere göre, yalnızca 2014 yılında 18.104 çocuk istismarı davası açılmış, davaların 13.968'i mahkûmiyetle sonuçlanmıştır. Fakat bugüne kadar çocuk istismarıyla ilgili kaç başvuru olduğu ve bunların kaçının dava konusu olduğu Adalet Bakanlığınca açıklanmamıştır. Üstelik çocuk istismarı vakalarının pek çoğuyla ilgili başvuru yapılmadığı düşünüldüğünde rakamların çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır" şeklinde konuştu.   ÇOCUKLARI KORUMAK DEVLETİN GÖREVİ   Karaman'da cinsel taciz olayı ve yaşananlara da değinen Av. Çıtırık, devamla; "Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneğine ait yurtlarda kalan 9-10 yaşlarındaki çocukların, yine bu yurtlarda kaldığı iddia edilen sözde gönüllü bir öğretmenin cinsel saldırısına maruz kalarak, öğretmen hakkında dava açılmış, "çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "hürriyeti tahdit", "kasten yaralama" ve "müstehcen görüntüleri izletme" suçlarından  508 yıl ceza almıştır. Ancak verilen karar öğretmenle sınırlı kalmasını kınıyor, protesto ediyoruz.   Karaman'da, kamu yararına çalışan vakıf statüsündeki Ensar Vakfı'nın faaliyetleri sırasında gerçekleşmiş bu istismarın yankıları sürerken Nazilli, Osmaniye ve Elâzığ'da yaşanan çocuk istismarı haberleri basına yansımıştır.   Daha önce Pozantı Cezaevinde kalan çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz gibi olaylar da kamu vicdanını derinden yaralamış, en önemlisi pek çok çocukta yine onulması güç yaralar açmıştır.   Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 19, 34, 35, 36'ncı maddeleri, çocukların her tür istismar ve şiddet davranışından korunmalarını öngörür. 34'üncü madde "Taraf Devletler, çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suiistimale karşı koruma güvencesi verirler." der.   Bu madde gereğince çocuğun her tür istismarını ve cinsel istismarı da önlemek devletlerin yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için; düzenli olarak çocuğa yönelik hizmetlerin izlenmesi, bunun için veri toplanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ayrıca çocuğun da izlenmesi gerekir. Riski önceden fark edip, önlemeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Korunma hakkıyla ifade edilen, yalnızca istismar yaşandıktan sonra devreye giren etkili bir sistemin değil, aynı zamanda önleyici bir sistemin de varlığıdır.   Bunun için çocuğun temel haklarını kullanmasını güvence altına alacak ve yararlandığı hizmetler aracılığıyla izleyebilecek bir sistem kurulmalıdır. Fiilin gerçekleşmesi hâlinde ise ikincil mağduriyetlerin önlenmesi için mağdurların adalete erişimlerini kolaylaştırmak ve fiziksel ve psikososyal iyileşmelerine yardımcı olacak hizmetler vermek gerekmektedir. Bu sebeplerle, çocuk istismarıyla ilgili veri toplama, izleme, araştırma ve çocuklara yönelik cinsel saldırı suçlarının gerçekleşmeden önlenmesi amacıyla gerekli yasal ve idari tedbirleri almak için Meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz"   TÜRKİYE'DE ÇALIŞAN ÇOCUK : 893 BİN Av. Çıtırık, açıklamasında, çocuk işçiliği dünya ülkelerinde 168 milyonu bulurken, Türkiye'de İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) verilerine göre, 2014 itibarı ile çalışan çocuk sayısı 893 bini olduğunu belirterek, "Çocuk işçiliği yetkililer tarafından bir sorun olarak görülmezken, aynı verilere göre,  2014 yılının ilk 9 ayında 42 işçi çocuk yaşamını yitirdi. Dünyada, pek çoğu tam zamanlı çalışan, eğitim hayatından tümüyle koparılmış 168 milyon çocuk işçi bulunuyor. Bu çocukların 85 milyonunu, sağlıksız ortamlarda çalışma, kölelik ya da diğer çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini yerine getiren çocuklar oluşturuyor. Çocuk işçiliğinin yoğun olarak rastlandığı ülkeler arasında ise Türkiye, Mali, Bhutan, Burundi, Uganda, Nijer, Burkina, Etiyopya, Nepal, Ruanda, Kenya ve Pakistan gibi ülkeler yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu ve UNICEF tarafından yayımlanan verilere göre, ülkemizde 320 bin çocuk işçinin çalıştığı bildirilmektedir. Bu çocuklardan 124 bininin okula devam etmediği yine bu çocuklardan 80 binin sokaklarda yaşamakta olduğu açıklanmıştır. BM Çocuk Hakları Bildirgesinin 6 . maddesi; çocuğun kişiliğinin gelişmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi olduğunu, bilgi, sevgi, eğitim olanaklarının maddi ve manevi olarak, aile tarafından sağlanmasında devlet güvencesi altında olduğu, her doğan çocuğa vaat edilmiştir. Ve 9. Maddesinde çocukların her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karsı korunması, hiçbir şekilde ticaret konusu olamayacağı, çalıştırılamayacağı, hele ki fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe izin verilmemesi tüm dünya tarafından imza altına alınmış ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da 41 ve 42. maddelerinde, devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocuğu kendi koruması altına alır; ve çocuğun asla eğitim öğretimden yoksun bırakılamayacağı devlet güvencesindedir. SHÇEK tarafından son 5 yılda haklarında koruma kararı alınan çocukların yüzde 18,6'sının anne ve babasının ihmal ve istismarına maruz kaldığı için korumaya alındığı bildirilmiştir" diye konuştu.   "30 BİN ÇOCUK OKULLA TANIŞAMAMAKTA" Av. Çıtırık, 30 bin çocuğun okulla tanışamamasına neden olan eğitim sistemine getirilen 4+4+4 uygulaması, çocuk işçiliği, çocuğa yönelik şiddet, cinsel istismar vakalarının önlenebilmesi, koruyucu tedbirlerin en üst düzeyde alınması, caydırıcı cezalar ve yaptırımlar uygulanması ve kamuoyunda farkındalığın sağlanması için her türlü çaba ve çalışmaların yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Av. Çıtırık, ülkemizde engelli çocukların da bulunduğunu belirterek, "Bu çocuklarımıza yönelik hakların da uygulanmadığını görüyoruz. Çocukların işçi olarak çalıştırılması yasakken, iş kazalarının kurbanı olmaları işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda durumun bir başka vahim boyutunu gözler önüne seriyor. Yapılan tüm yasal düzenlemelere, adli ve idari uygulamalara, bilinçlendirme çabalarına rağmen; temel çocuk hak ve özgürlükleri, yaşam ve gelişme hakkı ihlal edilen, ayrımcılığa maruz kalan, işkence gören, özgürlüğünden yoksun bırakılan, fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik istismara maruz kalan, erken evlendirilen, eğitim hakkından yoksun kalan, oyun oynayamayan, çalışan, engelli, hasta, yoksul, şiddete uğrayan, her türlü ihmal ve istismara maruz kalan çocuklar, varlığını sürdürdüğü sürece, bayram kutlaması yapmaya satırlar yetersiz gelse de diyoruz ki; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın felsefesine sahip çıkmak ve yaşatmak zorundayız. Yöneteni ile yönetileniyle bizlere düşen görev budur."

Diğer Haberler