Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, 103 yurttaşımızın katledildiği, beşyüzden fazla insanımızın yaralandığı Ankara Tren Garı Katliamının üçüncü yıldönümünü acıyla ve üzüntüyle yad ettiklerini bildirdi.
Av. Küçük, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada;
"Üzerinden üç yıl geçmiş olmasına karşın tarif edilemez, katlanılması çok zor olan bu vahim ve üzüntü veren katliamda yitirdiğimiz yurttaşlarımızı bir kez daha saygı ve özlemle ile anıyorum." dedi.
Mesajında Baro Başkanımız şu ifadelere yer verdi;
"Adana Baro Başkanlığı olarak katliamın davasının ve duruşmalarının her aşamasını takip ederek yurttaşlarımıza sahip çıkmaya çalıştık.
Emek, barış ve demokrasi taleplerini dile getirmek için bir araya gelen, yeri, zamanı önceden belirlenmiş olan mitingde alınan istihbari bilgileri doğru değerlendirip, güvenlik önlemlerini almayanların sorumluluğunun asla unutulmaması gerektiğini ve bunların yargılanması gerektiğini, dosyaya bakıldığında ise çoğunluğu firari olan IŞİD terör örgütü üyelerinin yargılandığını gördük.
Ülke çapında IŞİD'in miting gibi yerlerde bombalı saldırılar gerçekleştireceğinin kuvvetle muhtemel olduğuna dair istihbari bilgiyi miting tertip komitesi ve diğer görevli organ ve kurumlarla paylaşmayan, saldırının olacağının iki gün evvel canlı bombaların fotoğrafları da gazetelerde paylaşılmasına, katliamın göz göre göre gelmesine göz yuman İçişleri Bakanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve istihbarat birimlerinde görevli olan kamu görevlilerinin sorumluluklarına gidilmesi ve yargılanmaları gerekmekteyken, kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmaması ve Ankara 4.Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edilen iddianamede kamu görevlilerinin sanık olarak gösterilememesi son derece düşündürücüdür.
Davada kamu görevlileri yargılanmadan, sanıklar hakkında eksik bilgiler var iken, dosyaya hâlâ yeni deliller geliyor iken avukatların ve mağdur ailelerinin tüm itirazlarına rağmen mahkemenin kararını açıklaması kabul edilemez.
Bu katliamın önlenebilmesi olasılığının bulunduğu net bir şekilde ortada iken kamu görevlilerinin ve siyasi iktidarın sorumluluğu göz ardı edilmemeliydi.
Ülkemizin toplumsal huzur ve barış ortamına yönelen bu katliamın gerçekleştiği 10 Ekim 2015 günü, 'emek, demokrasi ve barışın günü' olarak ilan edilmeli, emek, barış ve demokrasiden yana olan kesimler, anma ile birlikte bu talepleri daha da yükselen sesle dile getirmelidirler.
Ankara Tren Gar'ı katliamını seyredenler, layıkıyla görevlerini yerine getirmeyenler, yurttaşını koruyamayanların da er ya da geç adalet önünde hesap vereceklerine inancım tamdır. Kamuoyuna saygıyla sunarım"