BARODAN HABERLER

'TÜRKİYE'DE HUKUK VE DEMOKRASİ'

865 görüntülenme
21/05/2014
'TÜRKİYE'DE HUKUK VE DEMOKRASİ'
TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Adana Eczacı Odası tarafından Bilimsel Eczacılığın 175. yılı kutlama etkinliği kapsamında "Türkiye'de Hukuk ve Demokrasi" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Seyhan Oteli'nde gerçekleştirilen konferans her kesimden izleyici tarafından büyük ilgi gördü. Çoğu izleyiciler konferansı ayakta takip etti. Konferansın açılış konuşmasını Adana Eczacı Odası Başkanı Ersun Özkan yaptı. Ardından söz alan Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, ülkemizde son günlerde yaşanan olaylarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Avukat Çıtırık, "Örgütlü toplum, daha adil, daha eşit daha örgütlü bir topluma, sanayileşmesini tamamlamış ama tarımı unutturulmuş olan Adana'ya, yine kent kültürünün gelmesi ve demokratik kitle örgütlerinin aynı zamanda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının demokrasinin kural ve kurumlarıyla işlediği memleketlerdeki önemi ve örgütlü toplumun önemi için bir araya geldik. Türkiye'nin ve Adana'nın gündemini üzerimize düşen yükümlülükleri bu çatı üzerinde yerine getirme azim ve kararlılığındayız. Ülkemiz son zamanlarda ekonomik, sosyal, siyasal ve özellikle de hukuk devletinin ciddi yara aldığı her ne kadar Anayasa'sında hukuk devleti yazsa da kanun devleti bile olunamadığı, açık faşizmin bütün uygulamalarının fiiliyatta da yaşandığı günlerden geçmektedir. Böylesi bir dönemde siyasi iktidar gücü ve iktidar nüfuzu kullanılmak değil herkese hava, su ve ekmek gibi lazım olan üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün geçerli olması gerekir. Ama bunun da ciddi bir bedel ödenerek alınması gerekmektedir. Çünkü karşımızda azgınlaşmış bir siyasi iktidar bulunmaktadır. Sözün sahibinin olduğu yerde ben konuşmamı uzatmak istemiyorum. Sayın Feyzioğlu'na sözü ve kürsüyü bırakacağım. "Yüzümdeki kara kömür karası" diyen ve 301 insanımızın ölümüyle sonuçlanan ve yüzlerce ailenin dağılmasına neden olan iş kazası olarak nitelenen, kader denilen bu işin fıtratında olan iş cinayetlerinde yitirdiğimiz emekçilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Siyasi iktidar şu iyi bilmeli ve öğrenmeli; Savunmayı susturamayacaklar. Güvenlik kuvvetlerince Soma'da meslektaşlarımıza yönelik saldırı ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmalarını buradan bir kez daha kınıyorum. Siyasi iktidar ve onun emri altındaki güvenlik güçlerine hatırlatmak isteriz, hukuku içselleştiriniz. Hukuk tanımazlıkla sonunuzun nereye varacağını dünya ve Türkiye hukuk tarihinde örnekleri vardır. Türkiye'de hukuk devletinin kuralları ile işlediğinde Ruhi Su'nun türküsünde söylediği gibi; "Sorarlar elbet sorarlar sabahın bir sahibi vardır", yine büyük Türk şairlerinden ve ne zaman bu memleket dara düştüğünde aydınlığı gösterebilen Tevfik Fikret'in de dediği gibi "Elbet sabah olacaktır" diyorum." dedi TBB Başkanı Avukat Prof. Dr. Feyzioğlu, konuşmasına başlamadan önce davetlilerden Manisa'nın Soma İlçesi'nde yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden 301 yurttaşımız için1 dakikalık saygı duruşunda bulunmalarını rica etti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, kendisine muhalefet partilerinden Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili bir teklif gelmediğini söyledi. Danıştay'ın açılışında yaptığı konuşmasını eleştiren CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu ile ilgili görüşü sorulan Avukat Prof.Dr. Feyzioğlu, "Sayın Loğoğlu biraz daha fazla çalışsaydı, bizim söyleyecek daha az sözümüz olurdu" dedi. Adana Eczacı Odası'nın, 'Bilimsel Eczacılığın 175'inci yılı kutlama etkinlikleri' kapsamında düzenlediği 'Türkiye'de Hukuk ve Demokrasi' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Feyzioğlu, salona alkışlarla girdi. İzleyicilerin arasına oturan, Feyzioğlu, kendisinden önce yapılan konuşmalar sırasında isteyenlerle selfie çektirdi. Konferansta konuşmak için sahneye çıkan Feyzioğlu, ilk olarak salondakileri, Manisa'nın Soma İlçesi'nde yaşamını yitiren madenciler için 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşunun ardından konuşmasına geçen Feyzioğlu, Manisa'daki facianın siyasi malzeme yapılmaması gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, "Çok büyük bir acının içinden geçiyoruz. Bu acının hiç bir şekilde siyasi malzeme yapılmasını doğru bulmadığımı ilk günden itibaren ifade ediyorum. Böyle günlerde toplumlar millet olduğunu hatırlamalı. Böyle günlerde siyasi partiler ayrım yapmadan, din, etnik köken ayrımı yapmadan birbirimizi kucaklamalıyız. Bu sorumluların peşine düşmeyeceğiz anlamına gelmiyor. Aynı milletin fertleri olduğumuzu unutmamalıyız. Böyle bir tasada birliği sağlayamazsak, biz ne zaman bir olacağız" dedi. 'MİLLET DEMEK, YÜZDE YÜZ DEMEKTİR' 'Millet' kavramının yüzde yüz olarak tabir edilebileceğini bunun yüzdelerinin olmadığını belirten Feyzioğlu şöyle konuştu: "Birbirimizi kucaklamayı, birbirimizi anlamayı başarabiliriz. Bütün saygım ve içtenliğimle Atatürk'ün, 'onlar' ve 'biz' diye ayrım yapmadığını hatırlatırım. Biz kim, onlar kim. Milletten bahsediyorum. Millet olmayı yüzdelerle olmayı ifade edenlerden mi olacaksınız. Millet olmayı yüzde 20'nin, 50'nin 60'ın tekeline mi bırakacaksınız. Millet yüzde yüzdür. O yüzden bizim için onlar yok, bizim için biz var. Bu biz, farklı kökenlerden olabilir. Kürt, Çerkez, Laz, Türk, Ermeni olur. Rum olur, Boşnak olur. Toplarsın hepsini eşit yurttaşlık paydasında bir araya getirirsin, her kim Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlıysa bu açıdan millet tanımı yaparsın. Her türlü ayrımcılığı reddeden Atatürk milliyetçiliği çerçevesinde tek bir millet olarak hepsini reddetmeden kucaklaşırsın. Her birimiz farklı kökenlerden geliyor olabiliriz. Her birimiz farklı mezheplerden geliyor olabiliriz. Hiç bir mezhep, diğerinden üstün olmadığını anlamak zorundayız. Bunlar inanç meselesidir. Sadece bizimle Allah arasındadır. O zaman mezhepçiliği reddeden, din istismarını reddeden bir anlayışı kabul etmek zorundayız. Farklı dünya görüşlerimiz elbet olacaktır. 5 parmağın 5'i de sonunda tek kolda buluşuyor. Marifet tek kolda, millet olarak buluşmaktır." 'SÖVME İŞE YARAMAZ' Siyasette kavganın ve hakaretin insanları şaşırttığını belirten Feyzioğlu şöyle devam etti: "Dilimizi, üslubumuzu değiştireceğiz. Hakaret, sövme işe yarasaydı inanın yarardı. Böyle kendi aranızda oturup pıtı pıtı. Ama sokak öyle değil, hakaret duymak istemiyor. İnsanlar siyasetçilerin ağzından sövme duymak istemiyor. Siyasetçiler en yukarıdan birbirine hakaret ettiğinde sıradan insanlar, bana en göre değerlileri ne yapacağını şaşırıyoruz. Çünkü inandığımız değerler, mensubu olduğumuz siyasi yapılar var. Yukarıda siyasetçiler birbirine hakaret etmeye başladığında ben aşağıda can kardeşimle kavga mı edeceğiz. Birleşe birleşe büyümek birleştiğimizde pencerelerimizi büyütebiliyorsak, ayağımızı bastığımız tabanı büyütebiliyorsak söz konusu olabilir. Yana, öne, arkaya biri geliyor ve birbirini hain ilan etmiyorlarsa birleşe, birleşe büyürüz." 'HÜKÜMET İLLİBERALDİR' Konuşmasını tamamlamasının ardından soru cevap kısmına geçen Feyzioğlu, muhalefet partilerinden Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir teklif gelip gelmediği şeklindeki soruya "Teklif yok. Bu konuda spekülasyona da gerek yok" diye cevap verdi. Hükümetin meşru olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Feyzioğlu, şunları söyledi: "Hükümet meşrudur. Bu hükümet, bu siyasi iktidar demokrat mıdır? değildir. Her söz söyleyene, 'Sanane' diye bağırarak, dünyada gazetecileri zindana atma şampiyonu, üniversiteleri tek tip öğrenci yetiştirsin diye programlamış, rektörler adeta tek elden çıkmış. Elbette Türkiye şu anda özgürlüklere ve demokrasiye doğru yol almamaktadır. Bütün örneklerini yaşıyorsunuz. Türkiye teknik olarak söyleyeyim. Açık konuştuğumda siyasi diyorlar. Araya Latince ve yabancı kelime sıkıştırdığımda hukuki konuştuğumu anlarlar. Bu rejimin adı, 'İllibariel Demokrasi', yani liberal olmayan demokrasi. Teknik adı bu. İktidarların seçim yoluyla değişebildiği ama 'muhalefetteyken özgürlüklerim sınırlanıyor' diyenlerin, iktidara geldiğinde özgürlükleri kısıtlamaya aynı şiddette devam ettiği, sistemin bütün baskı aygıtlarını iktidara geldiğinde kendi lehine kullanan ve siyasi rakiplerini, vatana ihanet derecesinde düşman ilan eden, vatan haini ilan eden, yok edilmelerini caiz gören ve sert söylemleri ile kendi tabanlarını hasım gösterdiği tabana karşı harekete geçirmeye gayret edenlere 'İllibarel Demokrasi' deniyormuş okuduğuma göre." LOĞOĞLU BİRAZ FAZLA ÇALIŞSAYDI BİZİM SÖYLEYECEK AZ SÖZÜMÜZ OLURDU CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu'nun kendisini eleştiren açıklamalarına sorulan bir soru üzerine cevap veren Feyzioğlu şöyle devam etti: "Danıştay'ın açılışında ben uzatmadım. Sayın Danıştay Başkanı uzattı. Konuşmasını tekrarlardan arındırdım. Sayın Danıştay Başkanı konuşmasında, 'Çok güzel bir binamız var. İş yükümüz çok fazla. Yetkilerimizi sınırlandırsanız iyi olur.' dedi. Bunlar 1 dakika sürdü. Diğer 24 dakika da ise bu konuşmasını tekrarladı. Sayın Başkanın imtina ettiği dakikaları kullandım. Velev ki uzattık. Türkiye'nin en önemli sorunları, yurttaşın yaşadığı sorunları, birebir dinlemek için Afyon toplantısına 15 dakika geç gidilemez mi. Bu sorunları orada konuşmak zorundaydım. Loğoğlu'nun düşünce özgürlüğe saygı duyarım. Ama sayın Loğoğlu biraz daha fazla çalışsaydı, bizim söyleyecek daha az sözümüz olurdu.
Diğer Haberler