Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, 17-25 Aralık Savcıları ve Hakimi'nin meslekten ihraç edilmesine tepki gösterdi. Kararı BAROTÜRK'e değerlendiren Av. Çıtırık, "Siyasi iktidar, azgınlaşmıştır. Fazla söz söylemeye gerek de kalmamıştır" dedi. BAROTÜRK Özel Haber Av. Çıtırık, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonunu soruşturan savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Muammer Akkaş ile Hakim Süleyman Karaçöl'ün meslekten ihraç edilmesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Siyasi iktidar, suçluluk psikolojisi içinde, intikam alma duygusu ve gözdağı vermek suretiyle bu soruşturmalarda görev alan savcıları ve yargıcı ihraç etmiştir. Korku imparatorluğu kol gezmeye devam etmektedir" ifadelerine yer verdi. Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık'ın konuya ilişkin açıklamaları şöyle: "HSYK'nın 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında görev yapan savcıları ve yargıcı ihraç etmesiyle ilgili söylenecek çok söz yoktur. Her ne kadar vicdani kanaatleriyle hareket ederek ihraç kararını verdiklerini iddia etseler de HSYK, 2010 Anayasa değişiklikleriyle birlikte yeni bir yapıya kavuşturulmuş, yargı rejimi dönüştürebilmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline getirilmiştir. Yargı; siyasi iktidarın her türlü müdahalesine açık hale gelmiş, yargı bağımsızlığı, yargı tarafsızlığı ortadan kalkmış, Anayasa 138. madde uygulamadan kalkmış, siyasi iktidarın kontrolü altına girmiştir. 17 ve 25 Aralık Soruşturmaları, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk, rüşvet ve karapara aklama olayları karşısında başlatılan, toplanılan kanıtlar uyarınca kimsenin taşıdığı sıfat ve kimin oğlu olduğuna bakılmaksızın yürütülmüş, siyasi iktidarın Hatay ve Adana'daki MİT Tırları olayındaki gibi suçüstü yakalandığı bir dosyadır. Ancak siyasi iktidar ilk günden itibaren soruşturmaya müdahalesini yapmış, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli beş şube müdürünün görevden alınmasıyla başlayan süreçte, kırk ilin emniyet müdürü görevden alınmış, yüzlerce şube müdürü görevden alınmış ya da görev yeri değişikliği yapılmış, binlerce polis memuru da görevden alınmıştır. Hukuk devleti; yönetenlerin de kendilerini hukukla bağlı saydıkları, açıklık, hesap verilebilirlik ve denetlenebilirdik içerisinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun olduğu yönetimin adıdır. Siyasi iktidar, parmak üstünlüğüne dayalı olan çoğunluğuyla ve torba yasa uygulamaları ile hukuku içselleştiremeyerek ve hukukla kendilerini bağlı saymaksızın kanun devleti bile olunamadığını ortaya koymuştur. 17 ve 25 Aralık soruşturmaları, takipsizlikle sonuçlandırılmıştır. Takipsizlik kararı, beraat kararı değildir. Siyasi iktidar ve yandaşları verilen bu takipsizlik kararına sığınmışlardır. Ancak zamanaşımı süresi içinde kanıtları yeniden değerlendirerek bu davaları açabilecek yürekli Cumhuriyet Savcılarının çıkabileceğini siyasi iktidar unutmamalıdır. Siyasi iktidar, suçluluk psikolojisi içinde, intikam alma duygusu ve gözdağı vermek suretiyle bu soruşturmalarda görev alan savcıları ve yargıcı ihraç etmiştir. Korku imparatorluğu kol gezmeye devam etmektedir. Şehzadelerin haramzadeye dönüştüğü o günlerde, görevlerini yerine getiren insanları üstünlerin hukuku ile ihraç etmek mümkündür. Ancak toplumsal bellekten ve toplum vicdanından bu olayların sökülüp atılması mümkün değildir. Sonuç olarak; hukuk devleti zaten bitmiştir ve tedavülden kalkalı uzun zaman olmuştur. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı diye kavramlar A.Y. ve yasalarda kalmıştır. Siyasi iktidar, azgınlaşmıştır. Fazla söz söylemeye gerek de kalmamıştır. " BAROTÜRK