BARODAN HABERLER

“MEDYANIN DİLİ VE GÖZÜYLE KADIN” KONULU KONFERANSTA HABERLERDE KADININ META OLMAKTAN ÇIKARILMASI İSTENDİ

936 görüntülenme
29/11/2013
“MEDYANIN DİLİ VE GÖZÜYLE KADIN” KONULU KONFERANSTA HABERLERDE KADININ META  OLMAKTAN ÇIKARILMASI  İSTENDİ
Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi'nin düzenlemiş olduğu "MEDYANIN DİLİ VE GÖZÜYLE KADIN" konulu konferansta; haberlerde kadını bir meta olarak gösterilmekten vazgeçilmesi istendi. Reşatbey Riva Otel'de gerçekleşen programa konuşmacı olarak Gazeteci Yazar Tuluhan Tekelioğlu, Uçan Süpürge Derneği Haber Merkezi Genel Yayın Yönetmeni Selen Doğan ve Çukurova üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esengül Ayyıldız katıldı. Oturum başkanlığını Av. Ülkü Tolunay Ekiz'in yaptığı konferansta konuşmacılar, özellikle erkek egemen medya yöneticilerin haber dili ve sunumlarının kadını bir meta olarak göstermesinin yanlışlığına vurgu yaptılar. Gazeteciliğin kamu yararına hizmet unsurunun unutulmadan yapılması gerekliliğine dikkat çektiler. Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, açılış konuşmasında şunları söyledi: "Kadın Hakları Merkezimiz, "25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü"nü sadece bir basın açıklaması ile değil, haftaya yayılan etkinliklerle yapıyor. Bu konuda emek koyan tüm meslektaşlarımı şahsım ve yönetim kurulum adına kutluyorum. Son 7 yılda kadına yönelik şiddetin ve özellikle de kadın cinayetlerinin yüzde bin dörtyüz arttığı, bir ülkede yaşıyoruz. Kadına yönelik şiddet, tecavüz, yaralama, cinayet ve her türlü olaylar artık sıradanlaşmıştır. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçilmesi için Uluslararası CEDAW sözleşmelerine ülkemiz de taraftır. CEDAW BM (Kadınlara Karşı Her türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) göre sözleşmeye taraf devletlere, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önlemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Yine BM CEDAW komitesinin 19 nolu genel tavsiye kararında; " Kadınların temel insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmasını etkisizleştiren ya da ihlal eden cinsiyete dayalı şiddetin İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi 1. Maddesi anlamında ayrımcılık olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, BM Kadına Yönelik Şiddettin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi kadına yönelik şiddeti tanımlamıştır. Buna göre; ister kamusal ister özel alanda, kadınlara fiziksel, cinsel-psikolojik acı-ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayalı eylem uygulama, tehdit etme, zorlama, keyfi olarak özgürlüklerden yoksun bırakılma şiddet olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde eğitimde fırsat eşitliği de henüz sağlanamadı. Yeni bir garabet olan 4+4+4 eğitim anlayışı ile bu siyasi iktidar kız çocuklarını eğitimden uzaklaştırmak istemektedir. Kadınların yüzde 19'u okuma yazma bilmemektedir. Sağlık ve sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. Her üç kadından biri şiddet görüyor. Kadın istihdamının büyük oranı ücretsiz aile işçiliğinde olup, bu oran yüzde 85'i geçmektedir. Kadının istihdamı sadece yüzde 24'tür. Kadınlarımızın parlamentoda temsil oranı yüzde 14'tür. Dünyada kabul edilen 190 devlet arasında temsil oranı sıralamasında ise 88. sıradayız. Yerel yönetimlerde Türkiye'nin 3379 il genel meclis üyesi var, bunların sadece 110'u kadındır. İl, ilçe, belde belediye başkanlıklarının toplamı 2948 olup, 27'si kadın, 16 Büyükşehir Belediyesi'nde ise hiç kadın başkan yok. Avrupa ülkeleri arasında Gürcistan'dan sonra çocuk evliliklerinin görüldüğü ülke Türkiye'dir. Malesef ülkemizde, 15'inde çocuk gelin, 16'sında anne, 17'sinde umutsuz ve mutsuz kadınlar oluşmaktadır. Bir ülkede demokrasinin varlığının ve işlerliliğinin en önemli göstergesi ifade ve basın özgürlüğüyle anlaşılabilir. Toplumun yönlendirilmesi için medyanın da doğru ve objektif haber vermesi gerekir. "Yazarına sahip ol, yoksa karşıma gelip ağlama " diyen bir anlayışla ülkemiz yönetilmektedir. TMSF aracılığıyla medya gruplarına el konularak, politikalar siyasi iktidar tarafından belirlenen, yandaş bir medya oluşturulmuştur. Özellikle medya Gezi olaylarında sınıfta kalmıştır. 71 gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı kapı önüne konulmuştur. Medyanın dili, ataerkil ve erkek egemen,kadını yok sayan bir dildir. Sözlerimi memleket özlemiyle gurbette yatmakta olan, Türk edebiyatının önemli şairi Nazım Hikmet'in 'Kadın' şiiriyle bitirmek istiyorum: KADIN Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran, Kimi der ki çocuk doğuran, Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır. Bugün kadının birey-yurttaş olarak, Türkiye'nin ekonomisinde, istihdamında kısaca her alanda yer almasını sağlayan, Cumhuriyet devrimlerini gerçekleştiren, bu devrimlerin önemli kazanımlarını sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk ve eylem arkadaşlarını rahmet, özlem ve saygıyla anıyorum" Program sonunda konuşmacılara birer teşekkür plaketi takdim edildi.
Diğer Haberler