Kuvvetler ayrılığı ilkesi; kişi hürriyetlerinin güvence altına alınmasını, hukuk devletinin yaşama geçirilmesini, yetkilerin denetlenebilir olmasını ve erkler arasında dengelemeyi amaçlar
20/12/2012
"Demokrasinin, hukuk devletinin, birey-yurttaşın hak ve özgürlüklerinin güvencesi kuvvetler ayrılığıdır"
Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, "Kuvvetler ayrılığı ilkesi; kişi hürriyetlerinin güvence altına alınmasını, hukuk devletinin yaşama geçirilmesini, yetkilerin denetlenebilir olmasını ve erkler arasında dengelemeyi amaçlar" dedi
BAŞBAKAN'ın geçtiğimiz günlerde Konya'da gündeme getirdiği kuvvetler ayrılığı ilkesini kendilerine engel gördüklerine dair açıklamaları toplumda endişe ile karşılanmaktadır.
Siyasi iktidar; Türkiye'de istikrar bulmuş ve uygulanmakta olan parlamenter-demokratik rejimi, yasama ve yargı erklerini neticeten kuvvetler ayrılığı ilkesini kendilerine engel görmekteyse de gerçekte arzuladıkları 'başkancı' sisteme dayanak oluşturmak ve bu sistemi yaşama geçirmek için zemin hazırlamaktır.
Anayasamızın 6. Maddesi diyor ki: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet, egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacaktır"
Yasama yetkisi TBMM'ye, yargı yetkisi bağımsız mahkemelere verilmiş, yürütme yetkisi ve görevi de Anayasa ve yasalara uygun olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından kullanılıp yerine getirilecektir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi; kişi hürriyetlerinin güvence altına alınmasını, hukuk devletinin yaşama geçirilmesini, yetkilerin denetlenebilir olmasını ve erkler arasında dengelemeyi amaçlar.
12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğini içeren referandumla zaten 'yandaş yargı' yaratılmıştır. Yargı, siyasi iktidarın elinde rejimi dönüştürebilmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline gelmiştir.
Anayasa'nın 87. Maddesine göre; yasama yetkisini kullanmakta olan TBMM'nin, Bakanlar Kurulunu ve Bakanları denetleme görevi de bulunmaktadır. Bugün yasamanın, siyasi iktidarı denetleme ve onun üzerinde denge oluşturabilecek biçimde bir gücü kalmadığını da gözlemlemekteyiz. Siyasi iktidarın açıklamalarından anlaşılan eleştirinin, muhalefetin ve denetlemenin olmadığı bir yönetim anlayışı olduğu ortadadır.
Demokrasinin, hukuk devletinin, birey-yurttaşın hak ve özgürlüklerinin güvencesi kuvvetler ayrılığıdır. Ülkemizde üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünü sağlayıp yaşama geçireceklerini iddia edenlerin, 'ileri demokrasi' uygulamalarıyla rejimi daha da demokratikleştirmekten dem vuranların, Anayasa üzerine yemin edip, Anayasa'ya bağlı kalma yükümlülüğü bulunanların kendi ideolojik amaçları doğrultusunda açıklamaları kaygı verici ve rahatsız edicidir. Aynı zamanda siyasi iktidarın önerdiği 'Türk usulü Başkancı' sistemle arzulananın otoriter-totaliter rejim olduğu görülmektedir.
Mesleğimizin sorunları ve çözümleriyle ilgileneceğiz ancak Avukatlık Yasamızın 76. Maddesinde "hukukun üstünlüğünü, insan haklarını korumak ve savunmak" barolara verilen asli görev bilinciyle de her zaman hukuksuzluğa karşı mücadelemizi devam edeceğimizi, kamuoyuna saygılarımızla sunarız.
Diğer Haberler