Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Gezi Parkı protestoları sırasında kolluk görevlilerinin orantısız güç ve silah kullanımı sonrasında yaşamını kaybeden 14 yaşındaki Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz ile Cizre’de yaşamını kaybeden 12 yaşındaki Nihat Kazanhan dosyalarında olduğu gibi Ethem Sarısülük dosyasında da verilen kararın toplum vicdanını yaraladığını ve yargıya olan güveni de zedelediğini söyledi.
Av. Veli Küçük, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
“Türkiye; Gezi Parkı protestoları sırasında Ethem Sarısülük’ün adını öğrendi. Ankara Kızılay Güvenpark'taki protesto esnasında, bir polis memurunun silahından çıkan kurşun ile başından ağır yaralandı. 14 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 14 Haziran 2013 tarihinde hayatını kaybetti. Ailesinin suç duyurusunda bulunmasından 7 gün sonra olay yerinde keşif yapıldı. Otopside, beynine saplanmış 9 mm çapındaki merminin 4.8 metreden ateş edildiği ortaya çıktı.
3 Aralık 2014 tarihinde davayı gören Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin sanık polis memuru Ahmet Şahbaz'a, "Haksız tahrik altında adam öldürmek" ve "Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanmak" suçundan 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası vermişti.
Kararın temyiz incelemesinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi kararı usulden bozmuştu. Daire, bazı tanıkların yargılama aşamasında dinlenmemesini, olayla ilgili temin edilen tüm görüntülerin mahkeme huzurunda izlenmesi gerekirken nerede izlendiği ve içeriği tutanaklardan anlaşılamayan görüntülerin hükme esas alınmasını bozma gerekçesi saymıştı.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, sanık avukatlarının başvurusu doğrultusunda nakil talebini kabul etmiş ve davanın Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi kararlaştırılmıştı.
Gezi Parkı olayları sırasında Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin tutuksuz yargılanan polis memuru Ahmet Şahbaz Aksaray Ağır Ceza Mahkemesindeki bugünkü duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Her iki tarafın birer avukatına söz verilmesinin ardından son sözü sorulan sanık Şahbaz, "İstediğim, konunun özüne bakılması, adaletli karar çıkması. En ufak kasıtla hareket etmedim. Eylemci grubun yoğun saldırıları kayda geçmiştir. Havaya ateş ettim. Yoğun şekilde taşlara maruz kaldım. Ağaç kütüğü, beton kolonu değilim. O kadar taş atıldı. Bir olumsuzluk yaşanmaması için silahı havaya tuttum. Bu kaza yaşanmışsa eylemcilerin beni taşlamasından olmuştur" dedi.
HAPİS CEZASI PARA CEZASINA ÇEVRİLDİ
Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık polis memuru Ahmet Şahbaz'a, "Meşru müdafaada kastı aşarak ölüme neden olma" suçundan 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verdi. Hapis cezası, 10 bin 100 lira adli para cezasına çevrildi.
BU SUÇUN KARŞILIĞI: KAST İLE ADAM ÖLDÜRMEDİR
Elinde silah bulunmayan protestoculara, silahını yönelterek ve doğrudan ateş eden kolluk kuvvetinin, davranışının “meşru müdafaada kastı” aşma olarak kabulü mümkün değildir. Kamera kaydı ile sabit olan bu durum, kolluk kuvvetinin protestoculara karşı silahını ateşleyerek müdahalesine gerekçe olamayacaktır. Kolluğun ve polis memurunun bu tavrı gereksiz ve ölçüsüz silah kullanma niteliğindedir, protestocuların elinde silah ve daha tehlikeli unsurların bulunmaması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak meşru müdafaa şartları oluşmayacaktır. Suça konu olan davranış protestoculara doğru hedef gözeterek yapılan bir silah kullanımıdır. Bu suçun karşılığı kasten adam öldürme veya en olumsuz değerlendirme ile olası kast ile adam öldürme suçudur.
Yargının bu olayda yaptığı değerlendirme ve verdiği karar kolluk güçlerinin bundan sonraki barışçıl, toplumsal olaylarda da protestoculara karşı sert ve orantısız güç ve silah kullanımı meşru kılacak ve özendirecektir.
Bu nedenle; verilen karar toplum vicdanını zedelemiştir ve yurttaşın yargıya olan güvenini bir kez daha sarsmıştır. Kamuoyuna saygıyla sunarız.”