Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü
03/11/2015
"Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü"nde cezasız kalan 10 gazeteci cinayetini, son 45 ayda habercilerin ve medya kuruluşlarının maruz kaldığı saldırıları "Cezasızlığa Hayır; Haberciye saldırılar engellensin, suçlular yargılansın" raporunda raporladı.
Türkiye, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere evrensel insan hakları standartlarına uygun olarak, kamuoyunu bilgilendirme görevi yürüttükleri için öldürülen veya şiddet gören medya mensuplarıyla ilgili tahkikatlarda cezasızlığa son vermelidir.
2 Kasım "Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü" dolayısıyla yayınlanan Rapor, 90'lı yıllarda Güneydoğu, İstanbul ve Kuzey Kıbrıs'taki öldürmelerden Abdi İpekçi (1979), Yaşar Parlak (2004) ve Hrant Dink (2007) cinayetleriyle ilgili 10 dosyada tetikçi ve azmettiricilerin bulunması ve cezalandırılmasında devlet/hükümet iradesinin durumunu gösteriyor. 2012 Ocak - 2015 Eylül aralığındaki kayda geçen gazetecilere ve medya kuruluşlarına, çoğu güvenlik görevlilerinince yapılan toplam 449 saldırıda "Gezi" önemli bir yer tutuyor.
Rapor, gazeteciler ve cezasızlık konusunda Meclis'e verilen soru önergeleriyle sonlanıyor. Tespitler Birleşmiş Milletler'in gazetecilere yönelik suçlarda cezasızlık kültürünü sona erdirme yönünde üye devletlere yaptığı çağrılar Türkiye pratiğinde pek karşılık bulamadı.
Türkiye'de iktidarlar, cezasızlığa son vermek ve adalet arayışını güçlendirmek isteyen gazetecilik meslek örgütleri yanı sıra, Toplumsal Bellek Platformu, Hafıza Merkezi ve Düşünce Suçuna Karşı Girişim gibi hak örgütlerinin açıklama ve taleplerini dikkate almadı. Yakınları siyasi cinayetler sonucu öldürülenlerden oluşan Toplumsal Bellek Platformu'nun siyasi cinayetlerinin "insanlığa karşı suç" olarak görülmesi ve soruşturma/kovuşturmalarda zamanaşımının kaldırılması talebiyle hükümet ve TBMM nezdindeki girişimleri sonuçsuz kaldı.
Son beş yılda muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) veya Halkların Demokrasi Partisi (HDP) gazeteci cinayetleri veya medya mensuplarına yönelik şiddet konusunda Meclis Başkanlığı'na sundukları yazılı soru önergeleri ve Araştırma Önergeleri ilgili bakan ve hükümet yetkililerince yanıtsız bırakıldı. "Yaşam hakkının ihlali", "yaşam hakkı ihlalini etkili soruşturmama", "ifade özgürlüğünün ihlali" veya "mahkemeye etkili başvuru hakkının ihlali" gibi gerekçesiyle AİHM'de Türkiye'nin mahkumiyetine yol açmış birçok vaka hala yeniden yargılanmayı bekliyor.
Metin Göktepe ve Cihan Hayırsevener gibi dosyalarda gazeteciler ve hak örgütlerinin cezasızlıkla ısrarlı mücadelesi olumlu sonuçlar verse de 90'lı yıllarda öldürülen pek çok gazetecinin dosyası zamanaşımından düştü. 2000'li yıllarda yaşanan Yaşar Parlak cinayetinde soruşturmanın kadük kalması, Hrant Dink davasının bugüne dek kamu makamlarını kapsamaması, 2013 Gezi isyanında 150'yi aşkın medya temsilcisine karşı toplu polis şiddetinin yaptırımsız kalması, cezasızlık kültürüne sadece 90'lı yıllara ait "eski dosyalar"ın kaynaklık etmediğini açıkça gösteriyor.
Raporun tam metnini görmek için tıklayın.
Diğer Haberler