BARO BAŞKANIMIZ AV. ÇITIRIK, GEZİ OLAYLARINI DEĞERLENDİRDİ
23/08/2013
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası'nda düzenlenen ve Gezi olaylarının değerlendirildiği toplantıya davet edilen Baro Başkanımız Av. Mengücek Gazi Çıtırık, yaşananların otoriter-totoliter rejimlere özgü olduğunu söyledi.
Sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin bulunduğu toplantıya Baro Saymanı Av. Ümit Büyükdağ Özdemir, Yönetim Kurulu Üyesi Av. A. Faruk Ulaş, Baromuz avukatlarından Av. Ali Akıncı da katıldı.
Toplantıda söz alan Baro Başkanımız Av. Çıtırık, "27 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul Taksim Gezi Parkı'na AVM yapılması ve ağaçların kesilmesine dair başlayan süreç, siyasi iktidarın 11 yıllık toplumu ayrıştıran, bölen, insanları ötekileştiren, yok sayan, çapulcu olarak niteleyen uygulamalara karşı birey - yurttaşın ulmuslarası sözleşmeler ve anayasada güvcence altına alınmış demokratik haklarını kullanmasına karşı güvenlik kuvvetlerinin hukuku ve insan haklarını ihlal ederek devlet terörüne dönüşen uygulamaların olmuştur. Toplum şiddete dönüşmeksizin tamamen barışçıl, kamu düzenini bozmaksızın taleplerini en üst düzeyde gösterdiği fedakarlıkla dile getirmiştir. Siyasi iktidar, otoriter-totoliter rejimlere dönük uygulamaları sergilemiştir. İnsanların yatak odalarına kadar giren, doğuracağı çocuk sayısından, doğumun yöntemine kadar karışan, insanların sosyal yaşantılarına müdahale eden çapulcu diyerek aşağılayan, Cumhuriyetin kurucularını iki ayyaş şeklinde nitelendiren, laik-seküler anlayıştan dini esas alan bir yöntem ve uygulamalar sonucunda toplum, yok sayılmasına ve aşağılanmasına karşı yanıt vermiştir.
Bu olaylarda biri polis memuru olmak üzere 6 insanımız hayatını kaybetmiş, 11 insanımız gözünü kaybetmiş, 78 kişi ağır yaralanırken, binlerce insanımız da çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Olaylarda 130 bin biber gazı kapsülü kullanılmıştır. Bu miktar 14 Avrupa ülkesinin bir yılda kullandığı biber gazının iki katına denktir. Gezi olaylarına katılan yurttaşlarımıza yapılanlar ne hukukla, ne insanlıkla ne de vicdanla örtüşüyor. Siyasi iktidar, yurttaşlarına karşı devlet terörünü uygulayıp, zafer kazandığından bahsetmektedir. Kendi yurttaşına her türlü aşağılamayı yapan zihniyetin kime karşı zafer kazandığını bizde merak etmekteyiz. İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde olaylarda görev yapan polislere 24 yevmiye ödül verilmesi de devlet terörünün taltif edilmesinin bir örneğidir.
TC Anayasasına göre hukuk devletidir. Hukuk Devleti; idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimde olduğu, açıklık, hesap verilebilirlik ve şeffaflık içerisinde birey-yurttaşın hukuk güvenliğinin sağlandığı devletin adıdır. Üzülerek söylemek gerekirse bugün tüm uygulamalar Polis Devleti olunduğunu ortaya koymaktadır. Adana Barosu Avukatlık Yasası nın 76 ve 95. Maddelerinin barolara vermiş olduğu " .. hukukun üstünlüğü, insan haklarını savunmak, korumak ve bunlara etkinlik kazandırmak.." görev ve yetkilerle Gezi olayları sırasında yaşanan hukuksuzlukları tespit etmek, yurttaşın yakalanma, gözaltına alınma ve tutuklanması gibi baroları doğrudan ilgilendiren bu konulara denetim ve gözetim yetkisini kullanmak için Adana Barosu Hukuki Yardım Masası oluşturulmuştur. Bu masada 135 meslektaşımız olayların ilk gününden itibaren yakalama, gözaltı, tutuklama sürecinde her türlü hukuki yardımı sunmuşlardır. Baromuz, Avukatlık Yasası'nın vermiş olduğu görev ve yetkiyi, doğru ve yerinde kullanmış ve demokrasi mücadelesinde tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur"
Çıtırık, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye'de üzülerek söylemek gerekirse 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumdan sonra adli ve idari yargıda yapılan değişiklikler ve yüksek yargının da vesayet altına alınarak 'yandaş yargı' oluşturulmuştur. Yargı, Türkiye'de siyasi iktidar mücadelesinin ve rejimi dönüştürebilmenin aracı olarak kullanılmaktadır. 18. Yüzyılda Prusya'da Kral Büyük Frederik bugün adıyla anılan sarayın yapılacağı alan içerisinde kalan yoksul bir değirmenciye ait yerin satın alınması için çok uğraşmış, değirmenciye çok ciddi rakamlar teklif edilmiş, değirmencinin ısrarla ret etmesi üzerine yapılan tehdide karşı "Berlin'de yargıçlar var" şeklinde yanıt vermiştir. Devlet ve muktedirlere karşı onların üzerinde, onları sınırlayacak olanın hukukun üstünlüğü olduğu ortaya çıkmıştır. Bugün ülkemizde her türlü baskı, zorlama, şiddet, açılan davalara karşı ülkemizin demokrasi ve hukuk mücadelesinde tavrını ve duruşunu göstererek "Türkiye'de Avukatlar var" gerçeği Gezi olaylarında bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yurttaş, hukuki güvenliğinin sağlanmasında baroların ve avukatların rolünü ciddi bir şekilde görmüştür.
Gezi olayları birbiriyle yan yana gelme ihtimali bile olmayan, çeşitli görüş farklılıkları içerisinde olan insanları bir araya getirebilmiş, özellikle bilgisayar çağının çocukları olarak nitelenen gençlerin yaratıcı zekalarının ve umut olabileceklerini ortaya çıkartmıştır. Yurttaşı doğru bilgilendirmek ve haber alma hakkından yararlandırmak yükümlülüğünde olan medya olaylar sırasında sergilemiş olduğu tutum ve taraflı yayınlarıyla sınıfta kalmıştır. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlara da siyasi iktidar kısıtlama getirmek için her şeyi yapmıştır. "
Devamla; 31 Mayıs-2 ağustos 2013 tarihleri arasında Adana'daki gözaltına alınan kişi sayısı, tutuklu sayısı ve diğer konularda aşağıdaki bilgileri vererek, konuşmasını tamamladı.
gezi raporu
Diğer Haberler