Av. Çıtırık: "Emek en yüce değerdir"
30/04/2015
Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi ÇITIRIK:
"Emeğin sömürülmediği, insan onuruna yakışır ücretlerin verildiği ve can güvenliğinin güvence altına alındığı bir Türkiye istiyoruz"
"Emek en yüce değerdir"
30.04.2015
Ülkemizde 2008 Nisan'ında, 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.
1 Mayıs "Emek en yüce değerdir" diyenlerin bayramıdır. 1 Mayıs, bir mücadelenin simgeleşmiş tarihsel adıdır. Bu tarih emekçilerin alın teri ve kanları ile yazılmıştır. Emeğin evrensel değerlerine ulaşmak için mücadele, her zaman daha iyiyi aramanın yolu olacaktır. Dünyada ekonomik krizler bahane edilerek emekçi haklarında geri gidiş dayatılmaktadır. Krizlerin bedeli işçilere ödetilmek istenmektedir..
İşsizlik bugün de, geçmişte olduğu gibi ülkemizin en ciddi sorunlarından biridir. Gençlerimize aş, iş ve gelecek sağlayacak tedbirlerin alınması yaşamsal bir önem taşımaktadır.
İSTEDİKLERİ YERDE KUTLANMALI
Anayasa'nın 34. Maddesine göre : Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. Öncelikle izin almanın bir koşul olmadığı ortadadır. Şiddete dönüşmeyen, kamu düzenini bozmayan, barışçıl nitelikte, yurttaşın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. Maddesi ve Anayasa'da güvence altına alınmış toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme-protesto hakkı, siyasi iktidar tarafından engellenmemeli. 1 Mayıs "Emek ve Dayanışma Günü", halkın genelinden soyutlanmamalı ve bütün halk kesimlerinin katılımı ile insanların aileleriyle birlikte istedikleri yerde kutlamalıdırlar. Aynı zamanda insanların özgürleşmesi, toplumsal ve dünya barışına katkı sağlayacak ekonomik barışın, iş barışı ile gerçekleşeceği, demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla işleyebilmesi için örgütlenme sorununun önündeki tüm engellerin kaldırılmalı.
İŞ KAZALARI ARTIYOR
İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanarak işçi cinayetlerinin önüne geçilmelidir. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin hazırlamış olduğu rapora göre 2014'te 1886 işçi öldü. 2013'te bu sayı 1235'ti. Hayatını kaybedenlerin 131'i kadın, 54'ü 18 çocuktu. İş cinayeti en çok inşaat ve yol işkolunda yaşandı. Ülkemizde iş kazalarının da artarak devam ettiğini görüyoruz.
Avukatlar arasında da emeklerinin karşılığını alamadan çalışanların olduğunu da görmekteyiz. Söz konusu meslektaşlarımızın ücret, çalışma süresi, senelik izin, sosyal güvenlik-prim vs. gibi önemli sorunları bulunmaktadır.
Sendikasızlaştırma, esnek çalışma, taşeronlaşmanın devreye sokularak emek dünyasının önüne engeller çıkartılmamalıdır. İdarenin, 'paran kadar eğitim', 'paran kadar sağlık' ve 'paran kadar adalet' anlayışına son verilmelidir.
Sosyal devlet anlayışı; 'sadaka veren devlet' anlayışına dönüştüğü ülkemizde, devletin bireyin maddi ve manevi gelişimini sağlayarak, insan haysiyet ve onuruna yaraşır bir düzeyde yaşayabileceği asgari koşulları hayata geçirme zorunluluğu vardır.
KAÇAK GÖÇMEN SORUNU
Kaçak göçmen sorunu Avrupa'da hala çözülemedi. Her yıl yüzlerce kişi daha iyi bir hayat yaşamak için Afrika'dan Avrupa'ya kaçmak isterken Akdeniz'de boğularak hayatını kaybediyor. Küçük teknelerle ya da eski gemilerle Akdeniz'i geçmek kolay olmuyor. Çünkü Avrupa sahillerine yaklaştıklarında bindikleri gemi ya da teknelerden inip metrelerce yüzmek zorunda kalıyorlar. Bu yolculukta çoğu hayatını kaybediyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nin göçmen sorununu çözecek adımlar atmalılar.
İÇ KARIŞIKLIK TÜRKİYE'YE CİDDİ ŞEKİLDE YANSIDI
Suriye'de 2010'da iç karışıklık olarak başlayan, sonra rejim sorunu haline dönüşen çatışmanın etkileri bugün bölgeye ve Türkiye'ye ciddi bir şekilde yansıdı. Suriye ile Türkiye arasında 1998'de varılan Adana anlaşması sonrasında ilişkilerin ciddi bir şekilde geliştiğini, 2010 yılına kadar dış ticaret hacmimizin 750 milyon dolardan 2,4 milyar dolara kadar yükseldiğini de gözlemliyoruz. Suriye'deki bu yansımalar, daha sonra kendi içerisindeki insanlık adına işlenen utanç verici, insanlık dışı bu katil ordularının sonrasında, Suriye ve Irak sınırındaki IŞİD tehdidinin, sınır kentlerindeki ekonomik faaliyetlere de ciddi darbe vurduğunu, yıllık ihracat kaybının yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Sayıları resmi rakamlara göre 1 milyon 600 bini aşan Suriyeli mülteciler, Türkiye'de kaçak olarak çalışıyor. Herhangi bir sosyal güvenliği olmadan ve mevcut ücretlerin yarısına hatta üçte birine çalıştırılan Suriyeliler, özellikle tarım, inşaat ve tekstil sektörlerinde iş buluyor.
EMEKLERİ SÖMÜRÜLÜYOR
Ekim 2014 işsizlik verilerine göre istihdam edilenlerle işsizlerin oluşturduğu işgücü sayısı son bir yıllık dönemde yaklaşık 2 milyon artarak 29 milyon 153 bine ulaştı. Toplam işsizlik oranı ise yüzde 10,6'ya ulaşmış durumda. Kahramanmaraş, Adana, Şanlıurfa, Hatay gibi bölgelerde işsizlik artışında mültecilerin payı olduğuna dikkat çekiyor. Ülkemizde tutunmaya çalışan Suriyeli göçmenler nedeniyle ücretler düşüyor, çalışma saatleri uzuyor, kimsenin istemediği işleri yapmak zorunda bırakılıyor.
Emeğin sömürülmediği, insan onuruna yakışır ücretlerin verildiği ve can güvenliğinin güvence altına alındığı bir Türkiye istiyoruz. Emekçilerin birlik, dayanışmayı sergileyip, haksızlıklarla mücadele ederek daha yaşanılır bir dünya için seslerini ve haklı taleplerini dile getirdikleri, barış, özgürlük, demokrasi için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz, insan onuruna yakışır bir iş ve yaşam için yarın hep birlikte alanlarda olacağız.
KAN VE GÖZ YAŞI OLMASIN
Devletin alabildiğince sınırlandığı, bireyin temel hak ve özgürlüklerinin alabildiğince genişletildiği, kimsenin ötelenmediği, yok sayılmadığı, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, adil yargılanma ilkesinin işletildiği, yurttaşın hak arayışının ve adalete erişiminin önündeki tüm engellerin kaldırıldığı, iç huzurun ve toplumsal barışın sağlandığı, kan ve gözyaşının son bulduğu, savaşların olmadığı, annelerin ve çocukların ağlamadığı mutlu bir Türkiye ve dünya özlemiyle 1 Mayıs emek ve dayanışma bayramını kutluyoruz.
Biz, sesimizi, isteklerimizi, taleplerimizi haykırdığımızda "polis destanıyla", panzerle, TOMA'yla, copla, gaz fişekleriyle, gözaltı, tutuklama ile artık karşılaşan bir ülke olmak istemiyoruz.
Adana Barosu olarak; susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. Mücadeleye devam edeceğimize söz veriyoruz. Tüm emekçilerin 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlu olsun.
Kamuoyuna saygılarımla sunarım.
Avukat Mengücek Gazi ÇITIRIK
Adana Baro Başkanı
Diğer Haberler