AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ TEMELİ ATILDI
14/04/2015
Ülkenin dört bir yanında elektriklerin aynı anda kesilmesinin ardından Enerji Bakanı Taner Yıldız, Akkuyu nükleer santralı ile ilgili ilk temel atma törenine katılarak proje hakkında tozpembe bir tablo çizdi.
Akkuyu Nükleer Deniz Yapıları töreninin, tartışmalı bir şekilde onaylanan ÇED Raporu'nun iptali yönünde açılan davaların sonuçlanmadan yapılmış olması ise çevreciler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED raporu hakkında, Greenpeace, TMOBB, Barolar Birliği, Tabipler Birliği, Belediye, Nükleer Karşıtı Platform, Milletvekilleri ve pek çok başka kurum ve kişinin açtığı davalar halen sürüyor.
'EN KAPSAMLI ÇED RAPORU' Santralın faal olması halinde İstanbul'un tamamını veya Türkiye'nin yüzde 28'ini karşılıyor olabileceğini söyleyen Yıldız, Almanya'nın nükleer santralden vazgeçtiği bir dönemde Türkiye'nin ilk santralını inşa etmesi konusundaki eleştirilere ilişkin ise "Nükleer santral bulunmayan herhangi bir gelişmiş ülke yok. Nükleer güç santralları 8 bin saatin üzerinde çalışıyor. Almanya'nın nükleer santrali kapattığını söyleyip 9 santralle devam etmesi, ABD'de 100 tane santralın işletmede olmasının ve 5 adet daha yapılacak olmasını büyük resimde gözden kaçırmamamız gerekiyor" dedi. Yıldız, konuşması sırasında ÇED raporunun bugüne kadar yapılanın "en kapsamlısı" olduğunu öne sürdü.
Santralın binasının temelinin ise 2016'da atılacağını duyuran Yıldız, bu törene ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılmayı ihmal etmeyeceğini söyledi. Yıldız, santralin ömrünün 2100 yılına kadar süreceğini de iddia etti.
Akkuyu Nükleer Santrali'nin temel atma töreninde çevrecilerin alıkoyma eylemi
Akkuyu Nükleer Santrali için ilk temel atma törenine tepki gösteren bir grup çevreci, inşaat alanının kapısını tutarak törene katılanları alıkoydu. Çevreci gruba TOMA ile müdahale edildi.
Santral projesi çevrecilerin tüm tepkisi ve ÇED raporu ile ilgili önemli eksikliklerin tamamlanmamasına rağmen sürüyor. Çevreciler özellikle santraldan sıcak ısılı deniz suyuna dökülecek soğuma suyunun çevreye büyük tahribat vereceğini vurguluyor. Ayrıca, ÇED raporunda da olası kazalar durumunda meydana gelecekler ile ilgili herhangi bir senaryo çalışması yapılmadığı vurgulanıyor.
HALK REKLAMLA ALDATILIYOR
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Nükleer santralin tanıtıcı reklamında kamuoyunu yanlış bilgilendirmesi ve yönlendirmesi nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa'ya açıkça aykırılık taşıdığını belirtti. Santralın yapılacağı arazinin de Rosatom'a da bedelsiz olarak tahsis edildiğini hatırlatan EMO, açıklamasında "santralın hem yapımında kullanılacak teknoloji hem de işletme aşamasında kullanılacak yakıt yurt dışından temin edileceğinden, ülkemizin dışa bağımlılıktan kurtulması tamamen gerçek dışıdır" ifadelerine yer verdi.
KKTC DE RİSK ALTINDA
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası'nın yaptığı bir çalışmaya göre, Türkiye'de Akkuyu mevkiinde kurulması planlan nükleer enerji santralinin Kıbrıs'ı olumsuz yönde etkileyeceği; gerek santralde meydana gelebilecek herhangi bir kaza esnasında, gerekse santralin normal çalışması sırasında adanın birçok riskle karşı karşıya kalacağı öngörülmektedir.
Hakim kuzey ve batı rüzgarları nedeniyle Avrupa'dan gelen kirleticilerin atmosferik taşınması sonucu Akdeniz bölgesindeki riskin nispeten büyük olduğu belirlenmiştir. Bu durumdaki bir meteorolojik rejimde güney Türkiye'deki Akkuyu santralinden oluşacak radyoaktivite emisyonlarının ağırlıklı olarak Kıbrıs adasını etkileyeceği açıktır. Mersin ve Lefkoşa şehirlerinin hemen hemen aynı risklere maruz kalacağı ileri sürülüyor.
NÜKLEER SANTRALİN OLUMSUZ ETKİLERİ
Radyoaktif maddeler kullanılarak elde edilen nükleer enerjinin büyük kısmından elektrik enerjisi elde edilir. Nükleer santrallar), enerji elde edilirken termik santrallerde olduğu gibi atmosfere karbondioksit (CO2)ve kükürt dioksit (SO2) gibi çevreye zararlı gaz ve kül bırakmaz. Ancak reaktörden çıkan kullanılmış yakıt, yüksek radyoaktiviteye sahip birçok madde içerir. Bu nükleer atıkların çevreye ve insana zarar vermeden tasfiyesi çok önemli bir problemdir.
Radyoaktif atıkların dış ortamla irtibat kurmaları telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir. Bu konudaki en önemli tedbir, radyoaktif atıkların yeryüzünün 500 ile 1200 m altında, yer altı su kaynaklarına uzak yerlerde özel depolara gömülmesidir. Aslında nükleer atıkların tehlikesi kurşun, civa ve arsenik gibi zehirli atıklara kıyasla daha azdır. Çünkü radyoaktif atıkların radyoaktivitesi zamanla azalırken zehirli atıklar çevreye atıldıkları ilk günkü gibi kalır.
Nükleer parçalanma çok kısa sürede çok fazla enerjinin ortaya çıkmasını sağlar. Santrallerde bu enerjinin etkisiyle çok sıcak bir ortam oluşur. Bu sebeple santraller daima soğutulmak zorundadır.
Soğutma işlemi de akarsulardan veya denizlerden alınan suyla yapılmaktadır. Soğutma işlemi için kullanılan su, dışarı verildiğinde yüksek oranda ısınmakta ve o yöredeki canlılarının ölmesine sebeb olmaktadır.
Diğer Haberler