5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına
05/12/2015
5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına hakların en büyüğü olan "Seçme ve Seçilme" hakkı tanınmıştır. Atatürk, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından şöyle seslenmiştir: "Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medenî mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasî hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medenî memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır"
Türkiye'de kadınlara seme ve seçilme hakkı tanıyan yasanın kabul edilmesinin 81'inci yılı kutlu olsun
ADANA BAROSU BAŞKANLIĞI
KADINLARA SEÇME SEÇİLME HAKKI VERİLMESİNİN 81.YILI
BASIN AÇIKLAMASI
5 Aralık 1934 tarihinde 1924 Anayasamızın 10.maddesinde yapılan değişiklikle,erkeklere tanınan milletvekili seçme hakkı, kadınlara da tanınmış ve "yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçme hakkını haizdir" hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 11. Maddesinde yapılan değişiklikle de kadınlara milletvekili seçilme hakkı verilmiş ve madde "otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçilebilir" şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Anayasa'nın 10. Ve 11.maddeleri değişiklikleri çerçevesinde İntihab-ı Mebusan Kanunu'nda (Milletvekili Seçimi Kanunu'nda ) 11 Aralık 1934 tarihinde değişiklik yapılmış ve anayasayla tanınmış olan bu haklara Seçim Kanununda da yer verilmiştir. Şubat 1935'de yapılan milletvekili seçiminde 18 kadın milletvekili seçilmiştir.
Ancak, birçok Avrupa ülkesinden önce Türkiye'de Kadınlara Milletvekili Seçme Seçilme Hakkı tanınmasına rağmen 81 yıl içinde bir arpa boyu yol alınamamış, 2015 seçimlerinde kadın milletvekili oranı %14,9'da kalmıştır.
Kadın erkek eşitliği ve birlikte toplumda var olmaları önemli bir uygarlık aşaması olup bu husus Ulu Önder Atatürk'ün devrimlerinin de başında gelmektedir. Şöyle ki; 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle Yürürlüğe giren Medeni Kanun ile Türk Kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur.
Atatürk, Cumhuriyet' in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923 'de şöyle demiştir: "Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, sosyal toplum felçlidir."Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini tanımlamıştır.
Biz nüfusun yarısıyız, Nüfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine katılamaması, siyasette eşit oranda temsil edilememesi, herşeyden önce bir demokrasi meselesidir.Mecliste de eşit sayıda yer almak istiyoruz, Siyasi Partilere sesleniyoruz, Türkiye'nin onayladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) 4. maddesinde yer alan taahhüdün yerine getirilmesini "eşit temsili için özel önlem alınmasını"istiyoruz. Anayasa'da, Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında, Parti Tüzüklerinde Seçilme Hakkımızı yaşama geçirmek üzere her bir cinsiyete en az %40 temsil hakkı getiren değişikliğin gecikmeksizin yapılmasını bekliyoruz.
TÜBAKKOM adına Adana Barosu
Kadın Hakları Komisyonu
Diğer Haberler