3 Aralık Dünya Engelliler Günü Nedeniyle Adana Barosu Engelli Komisyonu Başkanı Av. Özlem Kara, basın toplantısı düzenlendi. Mahmut Esat Bozkurt Salonu'nda gerçekleştirilen basın toplantısı öncesi Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, günün anlam ve önemine binaen açıklamalarda bulundu. Konuşma öncesinde Aladağ İlçesi'nde 11'i öğrenci 1'i eğitmen olmak üzere 12 kişinin yaşanan yangın faciasında hayatını kaybetmesi nedeniyle 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Baro Başkanımız Av. Küçük, ülkemizde engelli olan kişilerin genel nüfusun yüzde 15’ini oluşturduğunu ifade etti. Av. Küçük, “ Dünya Engelliler günü 3 Aralık 1992 yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası bir gün olarak kabul edilmiştir. Adana Barosu Engelli Hakları Komisyonu benim de içinde bulunduğu dönemde; 25.07.2013 günlü kararla oluşturulmuş ve bu komisyonumuzun ilk koordinatörlüğünü de yürütmüştüm. Adana Barosu olarak engelli yurttaşlarımız ile ilgili Adli Yardım hizmetlerinde konu ayrımı yapmaksızın hizmet vermekteyiz. Engelli vatandaşlarımız hemen her yerde tam karşımızda duruyorlar. Ancak bir şekilde görmüyoruz onları, görmek istemiyoruz, gözlerimizi çeviriyoruz. Daha kötüsü onların sorunlarını görmezden geliyoruz. Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Türkiye'de her 100 evden beşinde engelli bir vatandaşımız var. Türkiye'de yaklaşık 4 milyon civarında engelli vatandaşımız var. Ancak çeşitli sakatlıklar ve kazalar sonucu belirli becerilerini yitirmiş kişiler de eklendiğinde sayı neredeyse 12 milyonu buluyor! Engelli vatandaşlarımızın 80.000 civarında bir çoğunluğu henüz 0-7 yaş grubunda! Hepimizin bir engelli adayı olduğunu hatırlatarak, Dünyada ve ülkemizde engellerin kaldırıldığı aydınlık günler diliyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü sizin için bari bu konuda bir milat olsun. Bu konuda harekete geçin ve yardımcı olun” diye konuştu.
Adana Barosu Engelli Hakları Komisyonu Başkanı Av. Özlem Kara tarafından yapılan basın toplantısına geçildi.
"Her insanın onurlu bir yaşama sahip olma hakkı vardır. Ne var ki, engelli bireyler, insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanmak istediklerinde çeşitli engellerle karşılaşırlar ve onurlu bir yaşama sahip olmak onlar için çoğu kez toplumsal önyargılar ve tutumlar başta olmak üzere, erişilebilirlik sorunları gibi yüzlerce nedenle imkansız duruma gelir.
Bilindiği üzere, 3 Aralık Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Dünya Engelliler günü olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Adana Barosu olarak engelli bireylerin yaşamlarını doğrudan etkileyen, ve engellilerin toplum yaşamına bütünüyle etkin katılımları önünde engel oluşturan olumsuzlukların, ortadan kaldırılması amacının, yaşam bulması inancıyla, birlikteyiz. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, engelli bireyler insan çeşitliliğinin doğal bir parçasıdır ve engelli olmak, temel insan hak ve özgürlüklerinden bütünüyle ve koşulsuz olarak yararlanma önünde olumsuz bir durum olarak değerlendirilemez. Engellilerin, Temel insan hak ve özgürlüklerinden diğer bireylerle tam ve eşit şekilde yararlanabilmek yolunda, sürdürdükleri mücadeleler sonucunda, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Engelli bireylerin hakları sözleşmesi, Ülkemiz tarafından 30 Mart 2007 tarihinde imzalanarak, 3 Aralık 2008 tarihinde onaylanması ardından yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, geçen zaman içerisinde, sözleşme gereklerinin yerine getirilmesi konusunda, engelli bireylerin toplum yaşamına tam ve etkin katılımları önündeki yüzlerce engel, maalesef ortadan kaldırılamamış bulunuyor.
Engelli avukatların önünde bulunan sorunlar, elbette engelli bireylerin yaşamakta oldukları sorunlardan bütünüyle bağımsız değil. Bununla birlikte ifade etmek isteriz ki, bizler bugün özellikle, engelli bireylerin sorunlarından ayrı düşünemeyeceğimiz engelli meslektaşlarımızın sorunlarına da dikkat çekmek istiyoruz.
Bu kapsamda, engelli avukatların yaşamakta oldukları önemli sorunlardan ikisinin, engelli bireylere yönelik önyargılar ve tutumlar ile fiziksel çevrenin engelli bireyler için yaşanabilir ve erişilebilir olmaması olarak belirtilebilir.
Fiziki çevre denildiğinde öncelikle adliye binalarının iç yapısı ve çevresinden söz etmek gerekir. Maalesef, adliye binaları engelli avukatların mesleklerini diğer meslektaşlarıyla eşit koşullarda icra edebilmelerine olanak tanımamaktadır.
Bu sorunların çözümüne yönelik olarak ulusal mevzuatımızda bazı düzenlemeler olmasına karşın ne yazık ki, bu düzenlemelerin yetersiz olması yanında, mevzuattaki düzenlemelere rağmen uygulamadaki tutumlar nedeniyle, sorunların çözümündeki güçlükler devam etmektedir. Aynı şekilde cezaevlerindeki iç ve dış mekanlarda da benzeri sorunlar görülmektedir. Özellikle engelli avukatların Ceza evlerindeki müvekkilleri ile verimli bir şekilde görüşememeleri engelinin ortaya çıkmasına yol açan bu olumsuzluklar aynı zamanda engelli avukatlar ile engeli olmayan avukatlar arasında mesleklerini yerine getirmede ciddi bir eşitsizlik yaratmaktadır.
Engelli avukatların karşılaştıkları temel bir sorun da onlara yönelik umursamaz, küçümseyici, önyargılı meraklı davranış ve algılardır. Bu durum daha açık bir deyişle, engellilere yönelik farkındalık yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. O halde çözüm başta hakim, savcı ve avukatlar olmak üzere adliye personeline yönelik farkındalık çalışmaları yapılmasını gerektirmektedir.
Önemle vurgulanması gereken başka bir temel sorun ise, özellikle görme engelli meslektaşlarımızın mesleki bilgi ve kaynaklara ulaşmasındaki güçlüklerdir. Bu alanda kütüphanelerin ve mesleki alanların engelli erişimine uygun şekilde kurulması mesleki bilgi ve kaynaklara erişimin önündeki mevcut olumsuzlukları ortadan kaldıracaktır. Ancak, internet erişiminden yararlanmak için gerekli olanaklara sahip olmayan görme engelliler için ne yazık ki, sorun devam etmektedir.
Yine görme engelli avukatlar yalnız başına dosya inceleme ve evrak takibinde ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bu durum, onların gerekli belgelere ulaşmasını engelleyici bir olumsuzluk yaratmaktadır. Engelli avukatlarla, diğer meslektaşları arasında önemli bir eşitsizlik yaratan bu sorunun aşılması için Adalet Bakanlığı’nca gerekli düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Diğer yandan, kamu ve özel kurum ve kuruluşların da engelli avukatlarla hizmet sözleşmesi yapmaları onlara olan ön yargılar nedeniyle çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Ayrıca devlet memurları kanununun 53. maddesinin değiştirilmesi ile de engellilerin kariyer mesleklerde ve özellikle avukatlık mesleğinde çalışmalarının önü büyük ölçüde kapatılarak bu konudaki kazanımlar geri alınmıştır.
Oysa, mesleki kariyerlerine onca olanak yoksunluğuna rağmen başarılı bir biçimde başlayıp sürdüren engelli meslektaşlarımıza yapılan bu muamele onur kırıcı ve ayrımcı bir muameledir.
Yukarıda ifade edilen sorunların ortadan kaldırılabilmesi şüphesiz öncelikle, engelli bireylere yönelik olumsuz tutum ve önyargıların ortadan kaldırılmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede, Anaokullarından başlamak üzere, eğitim süreçlerinde ve toplumda engellilere yönelik farkındalık çalışmalarının yapılması, zorunludur.
Diğer taraftan, Medyanın engelli bireylere yönelik olumsuz algı ve tutumlar yaratan dili değişmelidir.
Engelli bireylerin fiziksel ve sosyal çevreye erişim sorunlarının ortadan kaldırılması, engelli avukatların da mesleklerini, diğer meslektaşlarıyla eşit koşullarda yapabilmelerine olanak tanıyacaktır.
Bizler biliyoruz ki, engelli bireylerin, toplum yaşamına tam ve etkin olarak katılma mücadeleleri, sistemin, “mükemmel” ve “kusursuz” insan arayışlarına inat, farklılıklarıyla görünür olma ve kendilerini eşit yurttaşlar olarak, var etme çabaları güçlenerek sürecek.
Unutmamak gerekir ki,
Engelli bireylerin insan onuruna yaraşır, özgür ve bağımsız bir yaşama sahip olabilmesi, hepimiz için onurlu ve özgür bir yaşam anlamı taşımaktadır.
Kamuoyuna saygı ile sunarız."