BARODAN HABERLER

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle konferans

1164 görüntülenme
25/11/2015
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle konferans
Adana Barosu tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle konferans düzenlendi. Divan Otel Yaşar Kemal Salon'unda gerçekleşen programın moderatörlüğünü Av. Ebru Çatıkkaş (Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı) yaptı. Prof. Dr. Gülseren Ağrılar (Çukurova Üniversitesi Kadın Araştırma Merkezi Sorumlusu), Doç. Dr. Melda Yaman (Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi), Av. Muhal Leventeli İkikardeş (AKDAM), Av. Kübra Mimaroğlu (Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu) konuşmacı olarak katıldılar. Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, açılış konuşmasında, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ve ilk onaylayan ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. "KAÇAK SARAY'IN SAKİNİNDEN FIRSAT KALMIYOR" Av. Çıtırık, "Ancak, Sözleşme, fiili yaptırımların yanı sıra eğitim alanında da değişimler öngörüyor. Bu konudaki çalışmalarda devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak ve ilk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulacak. Bakıldığında; devlet televizyonlarında Kaçak Saray'ın sakininden bu konulara fırsat kalmıyor" dedi "TUZLUĞU VERMEDİĞİ İÇİN KADINLARIMIZ ÖLDÜRÜLMEKTE" Adana Baro Başkanı Av. Çıtırık, "Kadına yönelik şiddet ve cinayetler artmaya devam ediyor. 2014'ün ilk 10 ayında en az 242 kadının öldürüldüğü Türkiye'de, bu sayı 2015 yılınınilk 10 ayında en az 264'e yükseldi...Devlet koruması verilmesine rağmen, tuzluğu vermediği için, kıyafeti, makyajından dolayı ya da 'gıcık' aldığı için öldürülen kadınlarımız var" diye konuştu "TÜRKİYE, KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE AYRIMCILIK KONUSUNDA DÜNYANIN EN GERİ ÜLKELERİ ARASINDADIR" 1985 yılında Birleşmiş Milletler, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzalamış ve taraf ülkelere, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı, gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti ortadan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirdiğini ifade eden Çıtırık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynı şekilde 2011 tarihinde İstanbul'da imza edilen ve kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak belirtilen "KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET VE AİLE İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ VE BUNLARLA MÜCADELEYE İLİŞKİN AVRUPA KONSEYİ SÖZLEŞMESİ" ile de "Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek, kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamak amaçlanmış ve buna yönelik gerekli yasal düzenlemelerin ve programların yapılmasını üye ülkelerin sorumluluğuna bırakmıştır.Gerek CEDAW' a gerekse İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olan Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutları da artmaktadır.Bu durum ortaya koymaktadır ki; Yasal mevzuatlarla getirilen düzenlenmeler çoğu zaman kağıt üzerinde kalmakta,kadına karşı şiddet ve bunun bir yansıması olan aile içi şiddetin engellenmesine yönelik uygulamada uzun ve kısa vadeli çalışmalar yapılmamaktadır. " Av. MİMAROĞLU: "HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ GÖZDEN GEÇİRİLSİN" Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Kübra Mimaroğlu, "Kadın cinayetlerinde haksız ceza indirimi uygulaması, erkek eğemenliğinin sonucu olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla kadınları ölüme kadar götüren erkek egemenliği, erkek şiddetini pekiştiriyor" dedi Mimaroğlu, kadın cinayetlerinde hiçbir söz ve fiilin tahrik oluşturmayacağını altını çizerek, haksız tahrik indiriminin, kadın cinayetlerinde kapsam dışı bırakılarak düzenlenmesini istedi. "Biraz da erkekler ölsün !" söylemiyle dikkatleri üzerine ve eşini öldürdüğü için Karataş Kadın Ceza Evi'nde kalan Çilem Karabulut ile ceza evinde yaptığı görüşmeyi aktaran Av. Mimaroğlu, zaman zaman duygu dolu anlar yaşayarak göz yaşlarına hakim olamadı. Konferans zengin içeriği, çok önemli paylaşımlarla dinleyenlerin beğenisiyle karşılık buldu. Konuşmacılar, kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için eğitimin, kadınların istahdamda, siyasette daha fazla yer bulması gerektiğine vurgu yaptılar. Medyanın, kadınlara karşı ayrımcılık yapan bir dil kullanmalarının da topluma olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Konferans sonunda konuşmacılara teşekkür plaketi sunuldu.
Diğer Haberler