BARODAN HABERLER

ADANA BAROSUNDAN ENİS BERBEROĞLU’NUN TUTUKLANMASINA YÖNELİK AÇIKLAMA

1351 görüntülenme
15/06/2017
ADANA BAROSUNDAN ENİS BERBEROĞLU’NUN TUTUKLANMASINA YÖNELİK AÇIKLAMA

ADANA BAROSUNDAN ENİS BERBEROĞLU’NUN TUTUKLANMASINA YÖNELİK AÇIKLAMA YAPILDI.

BARO BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK:
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE MİLLETVEKİLLİĞİ DOKUNULMAZLIĞI YOK EDİLMİŞTİR”

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, suç tarihinde CHP Genel Başkan Yardımcısı olan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nu, durdurulan MİT tırları görüntülerini Cumhuriyet Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği iddiasıyla ilgili yargılandığı davada, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve karar duruşmasında tutuklandı.

Adana Baro Başkanımız Av.Veli Küçük, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, karara tepkisini şu sözlerle ifade etti.
“Mahkeme, kaçacağı veya saklanacağı hususunu dikkate alarak Berberoğlu'nun tutuklanmasına karar verdi.
20 Mayıs 2016’da Meclis’te dokunulmazlıkların kaldırılması ile başlayan ve demokratik siyaseti baltalayan süreç, onlarca belediye başkanın tutuklanması, seçilmiş belediyelere kayyumların atanması ve 4 Kasım’da da partilerin genel başkanlarının ve milletvekillerin tutuklanmaları ile sürdürülmüştür.
Bugün de asli mesleği gazetecilik faaliyeti olan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ne yazık ki bu sürecin bir devamıdır. Ülkemiz her alanda gün be gün derinleşen ve evrensel insan haklarının ve hukuk ilkelerinin çiğnendiği ve yok sayıldığı bir süreci yaşamaktadır.

İş adamından tüccarına, küçük esnafından öğrencisine, akademisyeninden sanatçısına ve gazetecilerden siyasetçi boyutuna kadar siyasi iktidar gibi düşünmeyen herkesin terörist, hain, darbeci ilan edildiği bir dönemden geçiyoruz.
Siyasi iktidarın kendisinden olmayan bütün kesimlere, farklı seslere ve muhalif kimliklere yönelen baskı, sindirme, tutuklama yöntemleri ile yarattığı ‘korku imparatorluğu’nda OHAL kapsamında çıkartılan toplam 24 adet KHK’larla hukuk güvenliği, temel insan hakları, hak ve özgürlükler, adil yargılanma hakkı, doğal yargıç ilkesi, masumiyet karinesi gibi en önemli hukuk devleti ve demokrasi kuralları yok sayılmaktadır.

Otoriter-totaliter rejimlere özgü bu tür parti devleti anlayışının günümüz çağdaş dünyasında yeri yoktur. Bu ortam içerisinde savunma mesleğinin ifasının her geçen gün de zorlaştırılması , uygulamaya konulmak istenilen idam cezası, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmaları, belediyelere kayyım atamaları gelinen vahim noktanın kısa özetidir.
Bu baskılar zulme dönüşerek giderek de artmaktadır. Türkiye’de artık basın özgürlüğü kalmamıştır. Türkiye, dünyada en fazla gazeteciyi hapse atan ülkelerin başında yer almıştır ve bu alanda lider durumdadır. Bugün itibariyle Türkiye’de161 gazeteci ve medya çalışanı maalesef cezaevindedir. Bu karanlık tablo ülkemiz adına demokrasi, hukuk devleti adına utançtır.
Bugün ülkemizde yargı üzerinde oluşturulan siyasi baskı yargı mensuplarının somut verilere dayanmaksızın toplumda infial yaratan kararlar vermesine yol açmaktadır. En son Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin fetö dosyalarına yönelik Bylock kayıtları ile ilgili değerlendirme kararı üzerine mahkemenin bu karara imza atan başkanının ve üye hakimin görevlerinden alınarak başka şehirlere görevlendirilmeleri, bu karara muhalefet şerhi veren üyenin aynı mahkemeye başkan olarak görevlendirilmesi, gazeteye yazdığı bir makale nedeniyle Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ’ın uzun yıllardan beridir Aile Mahkemesi Hakimliği yaptığı Ankara’dan İş Mahkemesi Hakimliği yapmak üzere Şanlıurfa’ya tayin edilmesi yargı üzerindeki baskının delilidir. Jet hızıyla çıkartılan Hakimler Savcılar Kurulu Kararnamesiyle yapılan bu tasarruflar yargı mensuplarının tamamı üzerinde siyasi iktidarın beklentileri dışında karar vermemiz ‘akıbetimiz ne olacak?’ korkusu ve endişesi yaratmıştır.
Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ve aldığı cezayı, hukuk dışı uygulamaları protesto için Ana Muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Ankara’dan İstanbul’a başlatacağı açıklanan ‘Adalet’ yürüyüşüne ve barışçıl eylemlere karşı devletin ve kolluk güçlerinin kaynağını anayasadan alan haklar ve özgürlükler kapsamında hoşgörüyle bakılması gerekir. Toplumsal barışı ve huzuru bozacak ve gerilimi tırmandıracak uygulamalardan yetki ve sorumluluk makamındaki herkesin duyarlı olmasını istiyoruz.

Ülkemizin bu vahim tablodan ders çıkartarak, yanlış uygulamalardan ve anlaşılmaz kararlardan vazgeçilerek, yaratılan mağduriyetlerin giderilmesi en büyük dileğimizdir.
Adana Barosu olarak bir kez daha hatırlatıyoruz ki, ADALET; hava gibi, su gibi, ekmek gibi yaşamın olmazsa olmazıdır. Ve ADALET bir gün herkese lazım olacaktır.

Diğer Haberler